Burada ne zaman Kürt Meselesi ve çözüm yolundan bahsetsem, çok az bazı Türk kardeşlerimden “Türklüğü inkâr” veya “PKK destekçisi bir Kürtçü” ithamıyla karşılaşıyorum.
Onlar ne yazık ki yazının içeriği, arka planındaki İslamî ilkeleri görülmeden, görülse de anlamadan reddediyorlar. Bunun altında yatan nedir?
Kanaatim, bunun nedeni maalesef İslam’dan, tarihten, milletten kopuk Milli Eğitimin başarısındandır. Onun tezgâhından geçmiş, okulda öğrendiklerini sorgulamadan benimsemiş, farkında olmadan ırkçı tortularla malul olmuş zavallı kardeşlerimce, ne yaptıklarının bilincinde olmadan hakarete tabi tutuluyorum.
Şunu da ifade edeyim, bu yazılara olumlu tepki verenler, olumsuz düşünenlerden kat be kat fazladır. Ama onların genellikle sesleri çıkmıyor. Bu arada özel mail atanlar ve yaşadıklarını anlatanlar da var hak vererek bu tür yazılarıma.
Kime ne ifade eder bilemiyorum ama bir yazımda daha geniş yazdığım gibi, ben bir Türküm. “Türk olmak”, ırkçılıktan öte ecdadımın İslam’a ve insanlığa hizmetinden dolayı bana mutluluk veriyor. Aynı duyguları Kürtler, Araplar, Çerkez, Çeçen, Afkan vs. kavimler için de duyarım. Biz aslında hep beraber “bir millet” ve “tek ümmetiz.”
Hain, kalleş, zalim, dinsiz, ırkçı PKK’ya hep lanet etmişimdir. Kökü kazınıncaya kadar da ederim. Benim gözümde tıpkı Filistin’i, Afganistan’ı, Irak’ı vuran İsrail ve ABD askerinden farkları yoktur.
Ama PKK ayrı bir şey, Müslüman Kürt kardeşlerimiz ve onların birer insan olarak temel hak ve hukukları ayrı bir şeydir. Biz zamanında köksüz bir “batıcılık” adına bu ülkede yaşayan bütün insanların bazı temel hak ve hukukuna, bu arada Kürtlerin de bazı hak ve hukukuna tecavüz etmeseydik, kim bilir, belki de PKK hiç var olmayacaktı.
Bari bu temel hak ve hukukları şimdi herkese, bu arada Kürtlere de verelim ki, PKK bitsin, kör cehaletten kaynaklanan haksız desteğini kaybetsin, böylece kökü geçsin.
Ama buna “hayır” diyenler, işte bugün anayasa değişikliklerine de “hayır” diyerek zalim statüko adına direnmektedirler. Asıl onlardır PKK veya benzeri kanlı örgütleri bilerek veya bilmeyerek yaşatanlar.
Bunu yaparken de söyledikleri bir söz var: “Kürtlerin bizden neyi eksik? Her şey olabiliyorlar. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan vs.”
Bunu söyleyenlere şöyle cevap versek ne derler: “Bizim için eksik olanlar, onlar için de eksiktir. Üstelik onların bir de bu eksiklikte ırkları yüzünden artıları var.”
Yani bu sistemde bizim bir sürü dinî, siyasi, sosyal, ekonomik, eğitim ve kültürel hak ve hukuklarımız çiğnenmedi mi? Yanlış uygulanan bir laiklik yüzünden dinini öğrenmek, yaşamak ve yaşatmak isteyenlere kan kusturulmadı mı? Hala da öyle değil mi?
Sen çocuğunu dinini, tarihini, medeniyetini bilir yetiştirmek istiyorsun, nerde ve nasıl yapacaksın bunu? İzin veriyorlar mı?
Sosyal hayatta helal ve harama göre bir hayat yaşayacaksın, nerde ve nasıl yapacaksın bunu? İzin veriyorlar mı?
İslami bir hayatı kolaylaştıracak yapılanmaları sağlamak için siyaset yapacaksın. Nerde ve nasıl yapacaksın bunu? İzin veriyorlar mı?
“Hıristiyan Demokrat Parti” gibi mesela bir “İslam Demokrat Parti” kuracaksın, nerde ve nasıl yapacaksın bunu? İzin veriyorlar mı?
Bu ülkede bir başörtüsü bile bu kadar sorun olmuş, daha ötesini nerde ve nasıl yapacaksın bunun? İzin veriyorlar mı?
Tartışmalarda dikkat ederseniz “eskiden başörtüsü türban tesettür diye bir sorun yoktu, şimdi nerden çıktı bu?” diye soruyorlar. İşte suçüstü yakalanıyorlar. Eskiden neden yoktu? Demir pençenizle yasaklıyor ve izin vermiyordunuz da ondan yoktu. Yoksa tesettür veya başörtüsü kullanmak isteyenler her zaman vardı.
İlkokulu bitirmeden Kur’an-ı Kerim okumasını öğrenmek bile yasak, bundan daha büyük bir zulüm olabilir mi? Bir okulun en temel dersi Kur’an-ı Kerim olmadan o okula Müslümanların okulu denebilir mi? Bu bile olmadan Müslüman’ın eğitimi tamamlanabilir mi?
Şimdi bunları uzun uzun saymayalım ve bu yüzden çekilen işkenceleri anlatmayalım. Bunlar kitaplarımızda var, alınır okunur.
Şimdi söyleyin, bunların hepsi oldu mu?
Evet. Hem de her yerde. Yani doğuda da, batıda da. Türklere de, Kürtlere de, başka ırklara da.
Artık olmasın istiyoruz. Demokrasi ve insan haklarından biz de faydalanmak istiyoruz. Anayasa değişikliklerine de bu yüzden “evet” diyoruz.
Kürtler bizimle aynı haksızlıklara uğrarken, üstelik onlar bir de ırkları, dilleri, yerel kültürleri yok sayılarak, hatta “kart, kurt, kıro” diye yer yer aşağılanarak ikinci bir zulme bizden fazla olarak maruz kaldılar.
Bunu inkâr edebilir miyiz? Buna bir Türk ve Müslüman olarak razı olabilir miyiz?
Gelin bunu görelim, hakkı teslim edelim, kimden gelirse gelsin zulme tavır alalım, elbirliği ile hakça bir düzeni sağlayalım. Bunu yaparken de kırmadan, dökmeden, adım adım engelleri aşarak yapalım. Bugün bir adım, yarın bir adım daha atarak hedefe varalım. Demokrasi, insan hakları, evrensel değerler ve ilkeler bizden yana. Buna kendi Müslüman kimlik ve kişiliğimizi de katarak emin adımlarla yürüyelim.
İşte bu yüzden sen ey Türk kardeşim, bu davaya omuz ver.
Ve sen de ey Kürt kardeşim, bırak bu “gâvur” maşası taşeron PKK’yı, gel Türk kardeşlerinle omuz omuza ver, bu sistemin bu çağda zulümleri ile karabasan gibi üstümüze çullanmasını el birliği içinde defedelim, gasbedilmiş haklarımızı yeniden kazanalım ve eski zamanlarda olduğu gibi birlik ve dirlik içinde beraber yaşayalım.
Bunun için PKK fitnesi bitmeli.
“Biz bitersek sizin yüzünüze kimse bakmaz” diye PKK sizi kandırmasın, yükselen İslamî dalgada siz ve biz ve daha başkaları eşit kardeşler olarak birbirimize kefiliz.
Gelin Allah Teâlâ’nın rızasına uygun çalışalım, emeğimiz boşa gitmesin! Ölüm var, ahiret var, bunu unutmayalım.