Bazı okuyucularımız, “Hocam, yazılarınızda ve konuşmalarınızda âlimleri peygamberlere çok yaklaştırıyorsunuz. Evet, yaptıkları iş aynı sayılır, dini öğretmek. Fakat yine de bu ifadelerde bir abartma yok mu? Bu düşünceye Kur’an ve sünnet-i seniyyeden deliller sunar mısınız?” dediler.
Hay hay, memnuniyetle. Önce konuyla ilgili bazı hadisleri hatırlayalım.
“Alimler peygamberlerin varisleridir. Şüphesiz peygamberler, altın ve gümüş (dünyalık şeyler) miras bırakmazlar. Onlar, sadece ilim bırakırlar. Kim, o ilmi alır (ve amel edip yayar) sa, büyük bir nasip elde etmiş olur.” (Ebû Dâvud, İlim 1; Tirmizî, İlim 19; İbn Mâce, Mukaddime 17;Dârimî, Mukaddime 32; Hakim, Müstedrek 1/100-101..)
“Şüphesiz Allah teala, bu ümmet için, her yüz senenin başında, onlara dinini yenileyecek (nifaktan, bid’attan ve günahlardan arındıracak) kimseler gönderir.” (Ebû Dâvud, Melahim 1; Hakim, Müstedrek 4/523; Suyutî, Camiu’s Sağir no:1845)
“Resulullah (as) üç defa:
— Allah’ım halifelerime rahmet etsin! Diye dua etti. Ashab-ı Kiram:
— Halifeleriniz kimlerdir. Ya Rasulüllah! Diye sorunca efendimiz:
— Onlar, sünnetimi ihya eden ve onu Allah’ın kullarına öğretenlerdir” buyurdu.(Heysemi, Mecmau’z Zevaid 1/126; Evsad 6/395; İbn Abdilderr, Camu Beyani’l İlm, s.81.)
“İnsanların peygamberlik derecesine en yakın olanları, ilim ve cihad ehli olanlardır.”(Zebidi, İthafu’s Saade 1/109-110; Benzeri hadisler için bkz. Kenz’ul Ummal 10/160.)
“İlim benim ve benden evvel ki peygamberlerin mirasıdır.”(Kenz’ul Ummal 10/28667.)
Âlimler yerin ışıkları, peygamberlerin halifeleri, benim varislerim, ve peygamberlerin varisleridir.”( Kenz’ul Ummal 10/28667; Keşfu’l Hafa 2/84(1751))
“Her kim İslamı ihya etmek (yaşatmak) için ilim talep ederken kendisine ölüm gelirse, onunla peygamberler arasında tek bir derece vardır.”(Dârimî, Mukaddime 32.)
“Alimler, peygamberlerin varisleridir. Gök ehli onlara karşı muhabbet besler ve öldürdükleri zaman denizdeki balıklar kıyamete kadar onların günahlarının affı için dua ederler.”(Buhârî, İlim 10; Ebû Dâvud, İlim 1; İbn Mâce, Mukaddime 17; Dârimî, Mukaddime 32; Ahmed 4/196.)
“Alimlere ikram ediniz. Çünkü onlar peygamberlerin mirasçılarıdır. Kim onlara ikram ederse, Allah ve Resulüne ikram etmiş olur.”( Feyzu’l Kadir 2/93.)
“Alimleri karşılayan beni karşılamış, onları ziyaret eden beni ziyaret etmiş ve onların meclisinde bulunan, benim meclisimde bulunmuş olur. Benim meclisimde bulunan da, sanki Rabbimin meclisinde bulunmuş gibidir.”( Kenz’ul Ummal 10/ (28833))
İşte bu hadislere bakarak biz, “alimler peygamber değiller ama, peygamber vazifesi yapmaktadırlar” diyoruz. Peygamberlerde bulunması gereken sıfatlar, elbette alimlerde de bulunması gerekir. Çünkü onlar, bu kutsal görevi yerine getirmede olmazsa olmaz sıfatlardır.
İşte bu sıfatlarla vasıflanmış nice âlimler vardır ki, yarın, bir peygamber gibi, hidayetlerine aracı olduğu insanların başında mahşere sevk olunacaklar ve nurdan minberlere izzet ve şerefle oturacaklardır. Nitekim onlar bu dünyada da, bir peygamber gibi çalışmış, çabalamış, davası uğrunda her türlü sıkıntıya, eziyet ve işkenceye uğramış, hatta bazıları şehit edilmiştir. Kur’an’da bunlardan bir kısmının hikayeleri, peygamber hikayeleri gibi anlatılmaktadır.