Laiklik Kâfirliğin Kılıfı mı?

İslam’ın siyasi gücünü ve dünya düzenindeki etkisini kaybettiği günden beri İslam karşıtlarının pazarlık gücü kuvvetli, elleri sağlam, teklifleri cazip ve kurnazcadır.

Kurnazcadır, zira İslam’ı yok etmek için, Müslümanlara “kâfir ol” demiyorlar. Onun yerine, “din dışı bir hayat yaşa” diyorlar. Bunun için “seküler” bir hayatı ve yönetimde “laik” olmayı teklif ediyorlar. Daha doğrusu teklif değil, icbar ediyor, dayatıyorlar.

Bu dayatmanın araçları ise arka planda cebir ve şiddet, terör ve savaş, ekonomik ambargo, hatta bizzat işgal ve katliamdır. Ön planda ise “demokrasi, laiklik, özgürlük, eşitlik, insan hakları, çağdaşlık, aydınlanma, bilimsellik, hurafelerden kurtulma” gibi yaldızlı kavramlardır.

Bence bunlar içinde en vurucu kavram “laikliktir”. Amaç, Müslümana, Müslümanca bir hayat yerine, dini önemsemeyen, hatta öteleyen, yok sayan, din dışı bir hayat yaşatmaktır. Yani Allah’ı hesaba katmadan, Allah’tan bağımsız, keyfine göre, özgürce ve dilediğince yaşamak!

Çağ, “insanın özgürlüğünden” ve "laiklikten" şunu anlıyor: “Allah Teâlâ’ya kulluktan kurtulma, Dinin kanunlarından, şeriattan, helal haramından bağımsız yaşama”.

Kendisinin Müslüman olduğunu söylediği halde tıpkı batılı bir kâfir gibi inanıp yaşayan insanları görünce ister istemez “kâfir müslüman” gibi yeni bir kavram geliyor dilimizin ucuna ama söylesek vay, söylemesek vay.

Siz ne dersiniz; hangisi bizim için daha faydalıdır acaba?