Evet, bulanık suda balık avlamak isteyen çeteler ve yandaşları şimdi ellerini ovuşturuyorlardır herhalde. Dumanlı havayı seven kurtlar, tepelerden seyrediyorlardır ortamı.
Sanırım içlerinden “Hadi Baykal, biraz daha ger. Biraz daha ‘rejim’ de. Biraz daha ‘cumhuriyet elden gidiyor’ de. Biraz daha laiklik sosu ekle üzerine. Biraz daha ‘uyan’ edebiyatı yap. Biraz da Anayasa mahkemesini tehdit et, tıpkı 367 de olduğu gibi. Hadi Baykal, gözünü seveyim.” diyorlardır. “Biraz daha ger, bu kadar yetmez bizim için.”
Sonra başlarını üniversitelere, oradaki aslan sosyal demokrat, ulusalcı, laikçi rektörlere çeviriyorlardır. Sanırım içlerinden “Siz de Mümtaz Soysal ağabeyiniz gibi cesur olun. Kendi askerlik şubenize (!) kayıt yaptıracağınızı söyleyin. Şu adam gibi ‘yasalar çiğnenmek için var, severim çiğnemesini’, deyin. ‘Anayasa mahkemesinden geçse bile, bizden geçmez,’ deyin. “çanakkale geçilmez” gibi tarih olursunuz. Gerin ortamı. öğrencileri sokağa dökün.”
Sonra Medyaya bakıyorlardır herhalde. “Yamyamlar, tamtamlar, gulu gulu dansları, öttürün borunuzu. Ortalığı toz duman kaplasın. Ertuğrul ağabeyiniz gibi bastırın. Ha gayret” diyorlardır.
“Sendikalar, dernekler, çağdaş yaşamcılar, antiemperyalistler, haydi sokağa, bize kaos ve kargaşa lazım.” diyorlardır.
“Nerdesiniz özgürlükçüler, demokratlar, insan haklarından yana olanlar, liberaller, AB ve ABD yanlıları, haydi, çıkın ortaya.”
“Pardon yahu, hızımızı alamadık, karıştırdık, yanlışlık yaptık. Siz oturunuz oturduğunuz yerinize kardeşim.”
Evet, maalesef ortam bu.
Kimileri geriyor, kaos istiyor, karmaşalar, kargaşalar, kamplaşmalar ve kavgalaşmalar istiyor, kimileri de heyecanla bunun meyvesini nasıl devşireceğinin hesabını yapıyor. Esas “hasat”ı onlar bekliyorlar yani.
Cumhurbaşkanı da günlerdir güya ortamın soğumasını bekliyor. Tansiyon düşsün istiyor. Bir türlü ezici çoğunluğun kararını onaylamıyor.
Boşuna bekliyor bence. Ne Baykal’ın, ne çıkar çevrelerinin, ne de çetelerin serinkanlı olması mümkün değil. Serinkanlı olmakta yarar yok çünkü onlara.
İnşallah 367 de olduğu gibi Anayasa Mahkemesini tehdit etmezler. İnşallah Anayasa Mahkemesi bu sefer etki altında kalmaz. İnşallah üniversite bilimin gereğini yapar. Zor ama inşallah Medya da aklını başına alır.
Eğer bunlar olmazsa kritik günlere giriyoruz demektir. Suyu bulatmak isteyen kurtlar var elbette. Ellerinde bol bol bombalar da var anlaşılan nerden buldularsa. (!) Geçen Kızılay’da istediklerini yapamadılar. Bir gün evvelinden oradaki bir camide sakladıkları bombalar, onlardan önce cemaat tarafından ele geçirildi ve emniyete bildirildi. Ucuz kurtulduk bir provokasyondan. Düşünebiliyor musunuz, Mecliste kanun oylanıyor, Kızılay’da protesto var ve orada bombalar patlıyor. Halk panik içinde birbirini eziyor… Allah korusun.
Bu tansiyon düşmezse, bu gerginlik sürerse bu türden kışkırtmaca olaylar her an her yerde olabilir. Baykal ve gibileri ateşle oynuyorlar, farkındalar mı bilmem.
Zor zamanlardan geçiyoruz. Herkes dikkat etmeli, çünkü ortam oyuna müsait.
Bazıları basit çıkarlar için bunu isteyebilir. Ama yangın nerde durur bilinmez. Hele bir de fırtına çıkarsa hapı yuttuk demektir. Düşünün bir kere, batıdan çıkan bu yangın, bir muhalif rüzgâr eser de, Allah korusun doğuya da sıçrarsa ülkenin hali ne olur?
Onun için diyoruz ki, Allah’ını seven Allah için, ülkesini seven ülkesi için, kendini ve ailesini seven onlar için, malını seven malı için akıllı olsun, oyuna gelmesin, gereksiz gerginlikten kaçsın, provokatörlerin kışkırtmalarına alet olmasın.
Başta kendimiz olmak üzere bunu herkesten bekliyor ve “Aman dikkat” diyoruz.
Varsın aklı yetmezler “tamam işte, bak korkuttuk, geri adım attırmak için germeye devam” desinler. Onlara sözümüz yok. çünkü insan, aklı varsa mükelleftir. Deliye sorumluluk yok.