Batıl mücadelesinde sadece güç ve kuvvete dayanır. Bütün haksızlığının, hukuksuzluğunun, zulmünün, sömürüsünün, katliamının arkasındaki itici ve kışkırtıcı güç, sadece maddi güç ve kuvvettir. Anladığı dil de odur batılın. Batıl güçlü olduğu zaman başkalarının yer altı ve yerüstü servetlerini vurarak, kırarak ellerinden alır.
Ona “aman ayıp olur, hak hukuka aykırıdır, insanlığa sığmaz, acı, merhamet et” diyerek insafa, adalete, insanlığa davet etmek, yalvarıp yakarmak boşunadır. Hatta iştahını kabartacağı için daha da zararlıdır.
Batıl, çıkarları için binlerce, milyonlarca insanı gözünü kırpmadan öldürür. Hatta bazen zevk alarak da öldürür. Tarihte düşmanlarını kılıçtan geçirmiş ve alacanlı daha ölmemiş insanların üzerine sofra sererek yemek yemiş canavarlar az değildir. Onlar boşuna dememişler “insan insanı kurdudur” diye. Akif de Peygamber Efendimiz (Aleyhi's Salatu ve's Selam)den önceki cahiliyyeyi anlatırken diyor ki:
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta,
Dişiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi.
Amerikayı bulan Avrupalılar oradaki yerlileri nasıl yemişlerdi hatırlayalım. Dün Japonya’ya iki atom bombasını nasıl atmışlardı unutmadık. Bir anda binlerce, milyonlarca insan kül oldu. Avrupa tarihi, birinci ve ikinci dünya savaşlarında öldürülen insanları dehşetle yazar. Bir de kalkmış kendilerine medeni, başkalarına “barbar” ve “yamyam” derler.
Ve maalesef imandan uzaklaştıkça batılı yaşayan İslam dünyasında yaşanan da aynı korkunç cinayetlerdir.
Bütün bunlar batılın sadece güçten anladığını göstermeye kafidir.
Bunun için batıl bu gün silahlanma yarışı içindedir. Hala bölgesel savaşlarda denedikleri silahlarını nasıl acımasızca kullandıklarını görüyoruz. Hele bu son zamanlarda Amerika’nın Afganistan ve Irak’a, İsrail’in de Lübnan’a saldırısı herkesin aklını başına bir kere daha getirmiştir herhalde.
Ne insan hakları, ne savaş hukuku, ne sivil, ne kadın, ne çocuk… Yağmur gibi bomba yağdırdılar savaşmayanların üstüne.
Kimyasalı da var, misketi de.
Ve birkaç yıl önce Bosna Hersek’de olan cinayetler…
Yazmaya dilimizin varmadığı rezalet ve kepazelikler…
Evet, batıl sadece güç biriktirir ve güçten anlar. Onların “Mevla”sı yoktur çünkü. Batılın “zafer isteyeceği bir ilahı” yoktur.
Batılın bütün dayanağı güç ve kuvvet olup yaptığı bütün haksızlıkları ve zulümleri bu güç ve kuvvete dayanarak ve güvenerek yapınca, mazlumların ahının ve feryadının onu haksızlıktan caydırmada hiçbir etkisinin olmadığı anlaşılınca, yapılacak yegane iş, Allah (azze ve celle) ın bir emri ve aklın da bir gereği olarak batılın karşısına onu durduracak, caydıracak, gerekirse mağlup ederek devre dışı bırakacak bir güç ve kuvveti hazırlamaktır.
Batıl madem ki başka bir dilden anlamıyor, ona karşı, ama sadece ona karşı hak ehli de onun anladığı dilden konuşacak ve batıla karşı kullanmak üzere güç ve kuvvet hazırlayacaktır.
Bu gücün amacı hakkı yürürlükte kılmak olduğu için, elbette hak ehli içinden de zaman zaman kendini kaybederek batıl gibi hakka karşı saldırganlaşan bağiler olursa, onları da hizaya getirmek için kullanılacaktır.
O da bir hak batıl mücadelesi değil midir?