Camileri Medrese Yapmalıyız

Bu ümmetin kurtuluşu, gelişindeki usule göre olacaktır.

Gelişinde ilim vardı ve bu da camilerde, mescidlerde elde edilirdi.

Öyleyse bu usulü yeniden ihya etmeliyiz. Camilerde yeniden ilim halkaları oluşturmalı, hayatımızın belli aralıklarında, oralardaki meclislere gitmeli ve eğitim öğretimden geçmeliyiz.

Alimlerimiz oralarda oturmalı, halkımız da önlerinde kemal-i edeble okumalıdır. Peygamberimizin mirası budur. Ebu Hureyre'nin davetine icabetle bu mirastan hissemizi almalıyız. Hani o, bir gün, ilim ve ibadeti kasdederek, çarşıda "Ey Ahali!.. Mescide koşun, Peygamberimizin mirası dağıtılıyor" diye bağırmış da, halkı mescide doldurmuştu.

Mescid-i Nebevi, örneğimizdir. Orayı -Hamdolsun- ziyaretimizde, namaz aralarında kürsülere oturmuş, insanlara ders veren üstatlar gördük. Aynısını ülkemizde de niye yapmayalım?

Mesela Kahramanmaraş'ta Ulu Cami bu işe çok uygundur. Hem geniş, hem merkezi yerde, hem kaloriferli, ısınma sıkıntısı yok. İşte böyle uygun camilerde, belli bir program dahilinde, yeniden derslere başlanılması bir zarurettir.

Bu vebali, hocalarımız okutmakla, halkımız dinlemek ve okumakla, idarecilerimiz ve zenginlerimiz, gerekli imkanları sağlamakla omuzlarından atmalıdırlar. Elbette zor bir iş. Ama mutlaka olması gereken bir iş. İhlas ister, gayret ve çaba ister, irade ister, teşvik ister, devamlılık ister, güven ister, nefisle mücadele ister.

Yani iman, takva ve mesuliyet duygusu ister.

Daha geniş bilgi için bakınız:

https://www.cemalnar.com.tr/node/251/edit