Cinsel Sapıklık

İslam fıtrat dinidir. Evren ve insan doğasına uygun, çevresindeki varlıklarla uyumludur. Onun emir ve yasaklarına aykırı davranış, ya kendisine, ya çevresine zarar verir.

Bir vidayı tersine çevirmek gibi yani, gerekli yivleri, dişleri yersiniz. Yalama olur ve işe yaramaz hale gelir.

Cinsî ihtiyaçlarımız da aynen öyledir. İnsan ve çevre tabiat ve şartlarına uygun karşılanırsa sağlıktır, üremedir, saadettir, berekettir, baştan sona faydadır.

Bu yüzden cinsî ihtiyaçların doğal, tabiî ve meşrû çerçevede karşılanması, fıtrat ve iffetin korunması, insanlık onurunu zedeleyen her türlü cinsî azgınlık ve sapıklıktan uzak durulması, Kur’an’ın temel davetlerinden biridir.

Yeri gelmişken şunu da ifade edelim ki, erkek veya kadının kendi cinsinden birisi ile cinsî ilişki kurması (homoseksüellik, lezbiyenlik/sevicilik) bir sapıklıktır, yaratılış gayesine, fıtrata ve insan tabiatına aykırıdır. 

Ahlâkî çöküntünün ve çürümüşlüğün bir tezâhürü olan bu çirkin fiilin çok eskilere dayandığını, bazı peygamberlerin bununla mücadele ettiklerini bazı kavimlerin bu yüzden mahvolduğunu Kur'ân-ı Kerîm'den öğreniyoruz.  (Hûd: 11/ 165-166; eş-Şuarâ: 26/77-81)

LGBT adıyla bu sapkınlığı yaymaya çalışarak iki insan cinsini teke düşürmeye çabalayanlar, insanın fıtratını ve evrenin doğasını zorlamaktadırlar. Bu insana ve çevreye yapılan çok büyük bir kötülüktür. Bu cihan harplerinden öte bir cinayetin ta kendisidir.

Hem Allah Teâlâ’ya, hem de topluma, devlete ve bütün insanlara başkaldıran bu asi ve bağîlerle mücadele, insanlığı korumak isteyen herkese bir görevdir.