Son zamanlarda medya’da bir “dinci yazar”, “dinci basın”, “dinci takım”, “dinci kesim” vs. vs. lafı aldı gidiyor.
Arkadaş, ben bu “dinci” lafından gıcık kapıyorum. Sevmiyorum ve istemiyorum. Etrafıma danışıyorum, herkes de aynı tepkiyi veriyor. Bizi kızdırmak istemiyorsanız, lütfen “dindar”lara “dinci” demeyiniz.
Hiç kimse şöyle bir saçmalığı izah diye önümüze sürmesin: “Aman efendim, bunda alınacak ne var? Bizim amacımız sizin “her şeyi dini ölçü alarak yapmaya çalışmanızı vurgulamaktır.”
Evet, biz her şeyi dini ölçü alarak yapmak isteriz. Bu doğru. Bu tür insanlara “dindar” denir, “mütedeyyin” denir, “muttaki” denir. Böyle söyleyebilirsiniz.
Ama “dinci” de bir aşağılama vardır.
Tıpkı “fundamantalist” gibi, “köktendinci” gibi, “aşırı dinci” gibi.
Dikkat ederseniz “takunyalı, çember sakallı, örümcek kafalı, sıkma başlı, yobaz, mürteci, üfürükçü, çağdışı vs.” gibi lafları dile getirmiyorum.
çünkü bunlar, bırakın bir müslümanın bir müslümana söylemesi, hatta Müslümanlara savaş açmamış mutedil kâfirlerin bile söylemeyeceği çirkin laflardır. Bunları bizlere söyleyenler ne laftan, ne uyarıdan, ne de edep ve insaftan anlar. Onların lafına gocunmuyorum da.
Bakın sizi onlardan saymadığım için kibarca ve “lütfen” diyerek uyarıyorum.
Ama bundan böyle istemediğimiz bu lafa devam ederseniz ben de size “dinsiz” derim. “Dinsiz yazar”, “dinsiz basın”, “dinsiz takım”, “dinsiz kesim” gibi…
Eğer memnun olursanız mesele yok. Kendinizi ifade etmiş olursunuz. İnsanların inanmama özgürlüğüne, kâfir olma tercihine bir diyeceğimiz yok. Allah Teala o özgürlüğü verdiğine göre, bize söz düşmez. Biz sadece üzülürüz, o kadar.
Yok, eğer kızarsanız ve “biz dinsiz değiliz, biz kâfir değiliz” derseniz, sizden öğrendiğimiz cevabımız hazırdır:
““Aman efendim, bunda alınacak ne var? Bizim amacımız sizin ‘her şeyi dini ölçü almayarak yapmaya çalışmanızı’ vurgulamaktır.”
Tatmin oldunuz mu bu cevaba?
Hiç sanmam.
Hala bir aşağılanma hissediyorsunuzdur.
öyleyse ne siz bize “dinci” deyin, ne de biz size “dinsiz” diyelim.
Sevgili Peygamberimiz: “kendin için istediğini kardeşin için de istemedikçe, olgun bir mümin olamazsın” demiştir. Bunun tersi de geçerlidir tabi. Yani “kendin için istemediğini, kardeşin için de istememek gerekir” iyi bir Müslüman olabilmen için. Yani “dindar” olabilmen için, “Dinci” değil.
Atalarımız da “İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır” demişler.
Hani şu “empati”, yani "duygudaşlık" denilen şey yani.
Lokman Hakîm’e sormuşlar:
— Bu güzel edebi kimden öğrendin?
— Edepsizlerden, demiş.
— Nasıl olur? demişler.
— Onların işlerine baktım. Hangisi hoşuma gitmediyse onu yapmadım, demiş.
Bu kadar basit.
Biz “dinci” lafından hoşlanmıyoruz. Size de “dinsiz” demek istemiyoruz.
öyleyse karşılıklı olarak bu itici ve incitici kelimelerden vazgeçelim.
Birlik, beraberlik, barış ve huzur içinde yaşamak için lütfen yapalım bunu. Katlanalım birbirimize, hoşgörülü olalım. Sizin “insancıllık” da bunu gerektirmez mi?
Bu kadar dert açıyoruz birbirimizin başına. Bu da eksik olsun bari. İyice kopmayalım birbirimizden. Oturup konuşacak bir zeminimiz olsun hep.
Lütfen dindarlara “dinci” demeyiniz artık.
Onlardan çoğu Lokman Hakîm gibi davranır belki. çirkin gördüyse yapmaz bir şeyi.
Ama bazıları da “adalet” der, “mukabele-i bil misil” der, “hak” der ve size “dinsiz” der.
Bizim kadar size de düşmez mi barış içinde yaşamak çabası?