Vatan, "Hoş geldin kaos" manşetini atmış.
Hürriyet’in manşeti ise "411 el kaosa kalktı" olmuş.
Tamer Korkmaz bunu güzel yorumlamış: “Bu başlıklar aslında "Nerede kaldın ey kaos?" diye sormakta…”
Avuçlarını yalarlar. Kaos maos olmayacak.
Kendileri gibi üç beş efkârlı belki basit bir iki adi olay çıkaracak, o kadar. Bir iki polisi üzecekler belki, o kadar.
Halk, elini bile sürmeyecek uyuzlara. Maşaya da yazık ama neylersin mecburiyet.
Sonra yine günlük rutin işler devam edecek. Muhtemel onlar da meyhaneye gidecek ve efkâr dağıtacaklar.
Mevzu malum: “Bu millet adam olmaz!”
Zararı yok; zaten millette de aynı kanaat var onlar için.
Her milletin aydını halkı için çabalar. özgürlük için yasaklar ve yasakçılarla mücadele eder. Zalim statüko ile savaşır. Acı çeker, işkence görür, yeri gelir dava adına ölümü göze alır ve hatta öldürülür.
Bizim bahtımıza da bu aydınlar ve bu rektörler düşmüş.
Sebebi basit. çünkü biz de ihmalkâr olduk. Neme lazımcılık aldı yürüdü. Yağcılık, dalkavukluk revaç buldu. Dünya sevgisi gönülleri kararttı. Şehvetlere uyduk. Nasihat ve nasihatçileri sevmez olduk. Hak, hatırını yitirdi. İyilikleri emretme, kötülükleri nehyetme görevini terk ettik. Bunlar olur da gelmez mi musibet?
Allah da bizi terbiye için bu tür musibetleri başımıza verdi. Verdi ki aklımız başımıza gelsin. Uyanalım ve tövbe edelim.
Ateşle oynayanlar, yangının zararlarından habersiz görünüyor, öyle mi?
Değil tabi.
Şimdi bunlara “12 Eylül’ün zararlarını anlat” desen, sayarlar, “şu kadar idam, şu kadar hapiste ölüm, şu kadar faili meçhul cinayet, şu kadar işkence vs. vs.”
Madem darbe bu kadar zararlı, peki şimdi niye darbe istiyorsunuz?
Cevap hazır: “Bu darbe bizim darbe olacak”.
Gördünüz mü, darbe kendilerinin olursa iyi. Nitekim 60 Darbesine sahip çıkmıyorlar mı?
Bunların ne demokratlığına inanın, ne laikliğine. Ne solculuk, ne özgürlük bunların derdi.
Sadece çıkarları var, gerisi teferruat. İslam’a karşı çıkmalarının nedeni de bu. çünkü İslam, haksız kazanca, haram kazanca ve harcamaya karşı çıkar.
Akif, bu fotokopilerin aslı için şöyle demişti:
“Şarka bakmaz, garbı bilmez, görgüden yok vayesi,
Bir utanmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi”
Hoş geldin Kaos” ha. Demek "Nerede kaldın ey kaos?" diye sormak” ha!
Avucunuzu yalarsınız siz.
Kırk yıldır kaos olmadı. Olsaydı mazlumlar çıkarırdı onu. % 70’lik halk, istekleri olmamasına rağmen, “Dâhilde kavga olmaz” dediler ve sabırla mücadelelerine devam ettiler. Sabır taşı çatladı ve zafer kazandılar.
Ama kutlamıyorlar bile kimseyi incitmemek için.
Siz bu zarafetten anlar mısınız?
Ruhunuz böyle ince duyguları bilir mi acaba?
Ne gezer?
öyle olsaydı, böyle konuşmazdınız. Tam tersi, bu zafere şapka çıkarırdınız.
İstiyorlar ki kaos olsun. Karışıklık ve keşmekeşlik yaşansın. Halk birbirine girsin. Girsin de ordu olaya el koysun.
Siz ne halkı, ne de orduyu anlarsınız. Ordu daha kaç kere diyecek size: “Herkes işine baksın. Düşün yakamızdan. Bırakın da herkes rahat çalışsın” diye?
İşinize bakınız siz.
Medyanız ile bastırın, ihalede koparın.
İşiniz bu değil mi sizin?