İmanı korumanın ve tadını almanın esası, ilim ve sahih bir akideden sonra
farzlara dikkat ve ihtimam göstermek, gücü yettiği kadar ölçü dahilinde nafile
ibadetlere yönelmek, ilmiyle amel eden alimlerin ve salihlerin sohbetlerine
devam ederek, iyilerle beraber olmaktan faydalanmak, şüpheli ve haram işlerden
kaçınmak, Kur’an ve sünnete muhalefetten sakınmak, helal gıda almak, dengeli
beslenmek, az ve temiz yemek ve oruçtan faydalanmak, namazı huşu ile kılmak,
Kur’an’ı saygıyla, ibretle ve anlayarak okumak, zikrullaha devam etmek, gece
seherlerde uyanık olup namaz, tesbih, dua, istiğfar, tilavet gibi zikirlerle
meşgul olmaktır.
Din muameledir.
Din ile amel etmek bir mecburiyettir.
İman ve tasdik
etmekle beraber amel etmemek büyük vebal ve mesuliyettir.
Yok eğer bu amelsizlik
ve itaatsizlik, tembellik ve gafletten değil de inkar, inat, tekebbür,
beğenmeme, alay ve benzeri sebeplerden olursa, zaten küfürdür. Anlaşılıyor ki
imanın korunmasında amel çok önemlidir.
Kardeşlerim, İslam yaşanırsa hayata hayat katarak insanı mutlu eder. Çevreyi ve cümle mahlukatı korur. Yoksa müslümanlık "kuru kuru kadanı alayım, takır takır yoluna öleyim" değildir.