CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Esenyurt'taki bir lisede "öğretmeni tarafından dövüldüğü iddia edilen Alevi öğrenci"nin babasına yazdığı mektupta şöyle demiş:
"Günümüzde insanları mezhebine, dinine, inancına, ırkına, cinsiyetine göre ayırmak, kimlik ve kişiliklerine göre tarif etmek, hak ve özgürlüklerini kısıtlamak, ayrıştırmak, dışlamak, hele hele insanların dini inancını, mezhebini, ırkını suçlama konusu yapmak hiçbir şekilde kabul edilemez ve hoş görülmez. (...) Bu saldırganlığın mutlaka hesabının sorulması gerekir."
Bu sözler çağdaş düşüncenin ürünü harc-ı alem sözler. Güzel karşıladık.
Bu davranış da güzel. Bir mağduru, bir mazlumu arayıp sormek, acısını paylaşmak, yarasına merhem olmaya çalışmak da güzel. Duyarlı bir davranış, takdir ettik.
özellikle de bizim ülkemizde böyle bir davranışın önemi büyüktür. çünkü bu ülkede sırf dinine, inancına, mezhebine, tarikatına, ırkına, cinsiyetine göre ayırmak, kimlik ve kişiliklerine göre tarif etmek, hak ve özgürlüklerini kısıtlamak, ayrıştırmak, dışlamak, hele hele insanların dînî inancını, mezhebini, ırkını suçlama konusu yapmak gibi hiçbir şekilde kabul edilemez ve hoş görülmez haksızlıklardan ötürü mağdur ve mazlum olmuş, acı ve ızdırap çekmiş milyonlarca insan var.
Etkili ve yetkili kimselerin onlara “Bu saldırganlığın mutlaka hesabının sorulması gerekir” diye teselli vermesi fevkalade önemlidir.
önemlidir, önce yapılanın ne kadar haksız ve çirkin olduğunu vurgular. Sonra mazlumlara hak mücadelesinde cesaret verir. Zalimleri bir kere daha düşünmeye davet eder. Yeni zalimliklerine bir fren olur.
İslam dini de zalime dur demeyi, mazluma da sabır dileyerek hakkını almasına yardıcı olmayı tavsiye eder tüm inananlarına. Emr-i bil ma’ruf ve nehy’i anil münker, çok önemli bir vazifedir müslümanlara. İslam baştan sona sorumluluk dinidir.
İsterse uzaklarda, hiç tanımadığınız biri olsun, onu aramak, onu onure etmek, onu cesaretlendirmek, yüreklendirmek, sevindirmek gerçekten de büyük bir erdemdir.
Akif onun için diyor ki:
“Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırme da geç, diyemem, aldırırım,
çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.”
Hele de bunları yapan etkili ve yetkili insanlarsa…
Nitekim Başbakan Erdoğan da zaman zaman yapıyor bunları. Arıyor mağdurları ve derdini dinliyor, teselli ediyor ve ümitlendiriyor. Gereken yapılacak diyor. En son Kozan’da çok çirkin bir muameleye maruz kalan Tevhid’e kızımıza yaptığı gibi…
Bu açıdan Baykalı kutluyoruz.
önümüzdeki günlerde, benzerlerini yakın tarihimizde çok gördüğümüz cinsinden büyük bir irtica dalgasının tusunomi gibi, alnino gibi ülkemizi vuracağını tahmin ediyoruz.
Yine bir kısım insanlar sırf dindar olduğu için, yani namaz kıldığı için, tesettürlü olduğu için, fişlenecek, teşhir edilecek…
Camilere gidenlerin, başını örtenlerin sayısı sorgulanacak…
Cami sayısı istatistikleri sergilenecek…
Bazıları sakal bıraktığı için, “çember sakallı” diye alaya alınacak…
Dinci, tarikatçı, siyasal İslamcı yaftalarıyla ezilmek istenecek kimileri…
Yine İran’a, Arabistan’a, Cezayir’e, Malezya’ya postalanmaya çalışılacak vatan evlatları…
Okullardaki, sokaklardaki, kurumlardaki dindarlaşma sorgulanacak…
Yine çok muhtemeldir ki İslam Şeriatı aşağılanacak…
“Orta çağın Karanlıkları” edebiyatı ortalığa dökülecek…
İşte o zaman biz diyeceğiz ki, hatta şimdiden diyoruz ki: “ iyi ki bu ülkede Sayın Baykal ve benzerleri insanlar var. çıkıp cevaplarını verecek o karanlık ağızların.”
“sana ne kardeşim, karanlıksa onun karanlığı. Seni ne ilgilendirir. Beğenmiyorsan inanmazsın, o kadar!...” Diyecek.
"Günümüzde insanları mezhebine, dinine, inancına, ırkına, cinsiyetine göre ayırmak, kimlik ve kişiliklerine göre tarif etmek, hak ve özgürlüklerini kısıtlamak, ayrıştırmak, dışlamak, hele hele insanların dini inancını, mezhebini, ırkını suçlama konusu yapmak hiçbir şekilde kabul edilemez ve hoş görülmez. (...) Bu saldırganlığın mutlaka hesabının sorulması gerekir.” Diye haykıracak.
“Ayıptır bu yaptığınız, utanın, hangi çağda yaşıyorsunuz?.. Hala mı dininden, inancından, yaşam tarzından ötürü insanları kınamak?” diyecek.
“Hem insan haklarının altına imza atacak, hem de insanları dininden, inancından ötürü sorgulayacaksınız, kınayacaksınız, aşağılayacaksınız! Siz hiç akıllanmayacak, adam olmayacak mısınız?” diyecek…
Daha şimdiden sizi kutluyorum sayın Baykal. Bu sözlerinden ötürü sizi ayakta alkışlıyorum. Yaşar Nuri sizin için “Yağız Delikanlı” demişti de o zamanlar samimi bulmamıştık. Demek yanılmışız.
Sizin böyle olmadığınızı, her türlü inanca özgürlük tanıdığınız halde İslam’a ve Müslümanlara bunu tanımayacağınızı söyleyenler de çıkacak.
Yani inançlar arasında ayırım yapacağınızı söyleyenler çıkacak.
“İyi ama herkese” diyerek sizi samimiyetsiz bulanlar da çıkacak anlayacağınız.
“Kozan’lı Tevhide’yi de aramış mı?” diye soranlar da mesela…
“Müflis bakkal” gibi geçmişten bir sürü evrak çıkaranlar da olacak. “Bir zamanlar ne diyordun baksana birader” diye sorgulayanlar da olacak…
İnşallah onlar da yanıldıklarını göreceklerdir.
İnşallah…