İçinde yaşadığımız günlerde sanırım hepimiz de gerildik. Daha bir siyaset yoğun hale geldik. Gaflet ve dalalet cenahından gelen salvolar karşısında sinirlerimiz ayakta. Tebliğ üslubunu ihmal eder mi olduk ne?
Bunu aşmak için bir tavsiyem olacak kendime. Tabi alırsanız size de.
İslam’ın, onun iman, ibadet, hukuk ve ahlakının değeri, bireysel ve toplumsal fayda ve kıymetleri konusunda sayısız eserlerimiz vardır. Eskilerin yazdığı “hikmet-i teşrî”lerin yanında, çağımızda da değişik coğrafyadan bir çok âlim ve düşünürümüz bu konuda kalem oynatmışlardır. çünkü materyalizm ve pozitivizm gibi bir çok batılı düşünce imana saldırmakta, topyekun dinleri reddetmekte idi ve malesef umulmadık bir şekilde yayılmakta idi.
Bizde Ahmet Hamdi Akseki Hocamızın “İslam Tabiî Fıtrî Umumî Bir Dindir” isimli eseri, dinin, imanın, ibadetin ve ahlakın fert ve toplum hayatına kazandırdıklarını ve küfrün yıkımlarını anlatır.
Dikkatleri pek çekmeyen bir güzel kitap da Dr. Miktad Yalçın’ın kaleminden çıkmıştır: “İman ve Ahlakın Hayati Değerleri”.
Yusuf el-Kardavî’nin “İman ve Hayat” adlı eseri de bu konuda kayda değerdir. Ancak bu üç eser de bir hayli önce basılmış ve maalesef yeni baskıları bulunmayan faydalı kitaplardır.
Batının kapitalizm, komünizm ve faşizm gibi temelde materyalist sistemlerinin iflasını anlatan ve bu çağda küfür düzenlerinin kişi, aile ve toplum hayatına getirdikleri olumsuzlukları işleyen Ali Bulaç’ın “çağdaş Kavramlar ve Düzenler” adlı eseri, bu konuda belirtilmesi gereken eserler içinde bir el kitabı gibidir. Sezai Karakoç’un “Diriliş Neslinin Amentüsü” de öyle.
Bediuzzaman Said Nursî ve Hasan el-Benna’nın “Risaleleri”, Hüseyin Cisr’in “Risale-i Hamidiye”si de baştan sona imanı ve değerini anlatan muhteşem kitaplardır.
Eğer işin olumlu yönünden olumsuzunu bulmak isterseniz, yani İslam toplumuna bakarak mevcut yaşanan küfür toplumunu değerlendirmek isterseniz, o zaman salık vereceğimiz iki büyük eser var. Siz zaten biliyorsunuz onları. Ama ben adına işaret ederken, yeniden gündeme gelmesini istemiş olayım.
İlki muhteşem kitabımız, medeniyetimizin temel kitabı “Kuran”dır. Bütün kitapların, onu daha iyi anlamak adına okunduğu aslî kitabımız, rehber kitabımız, hayatı kullanma kılavuzumuz, biricik düsturumuz Kur’an.
İkincisi ise bütün hadis kitaplarıdır. özellikle “Kütüb-ü Sitte”yi içeren “Tac”, “Mişkat” ve “Riyazu’s Salihin”, biraz daha kapsamlı olan “Cem’u’l Fevaid” bunlar içinde çok okunan güzel eserlerdir. Bu ikisini özellikle zikretmemiz, hem derli toplu, hem de çok yaygın oluşlarındandır.
Şimdi bir onların anlattığı topluma bakın, bir de bu içinde yaşadığımız sözüm ona “çağdaş” topluma. Arada “sera” ile “Süreyya” farkı var.
Hani yolcu bir Van’a bakmış, bir de biçare eşeğine ve demiş ya “Eyne Van, eyne merkep?”
Biz de şöyle diyoruz: Nerde İslam toplumu, nerde çağdaş toplumlar!...
İçinde yaşadığımız buhranlı günlerde bu ve benzeri kitaplar, sanırım ruhumuzu dinlendireceğimiz limanlar arasında olacaklardır.
“Bu ve benzeri kitaplar” demişken yeri gelmiştir diyerek size önümüzdeki yazıda imanın kıymeti ve korunması hakkında baskıdan henüz çıkmış, buğusu üstünde bir yeni bir kitap tanıtacağım inşallah.
O güne kadar siz de zihinlerinizi bir yoklayın derim, acaba daha hangi eserleri geçiyor aklınızdan?