Münafıklık yapıyor

Bu zamana kadar okuduğumdan ve konuştuğumdan edindiğim bilgilere göre bütün ırkçılar dinden az ya da çok uzaktırlar. Dindar bir ırkçı, dini de, ırkçılığı da anlamamış demektir.

Irkçılığın bizatihi kendisi akıl ve mantık dışı bir düşünce biçimi olunca, duyguların ötesinde sağlıklı düşünce ve kavrama için akıl yürütme ve bilgilenmeden uzak olan ırkçılığın, dinden uzak düşmesini anlamak zor olmasa gerek. Şaşırtıcı olan, bu durumun dünyanın her yöresinde bütün ırkçılar için geçerli olması herhalde.

Mesela Türkçüler, İslam dininin kendi milli karakterlerini bozduğunu söylerler. Daha önceleri çok cesur bir millet olan Türkler, güya Müslüman olunca, başta kahramanlık olmak üzere bir çok hasletlerini kaybetmişler. Kaybettikleri bu duyguyla Selçuklu, Osmanlı ve daha başka devletlerle dünyada bu kadar alana yayılmışlar. Acaba bir de kaybetmeselerdi, durum ne olacaktı… Bunu aklı başında bir insan nasıl söylerler?

Kürtçüler de öyle. Dikkat ederseniz Kürtçüler de İslam’dan uzaktadırlar. Zaten gördüğümüz kadarıyla bu hareket, sosyalist, Marksist hareketin içinde doğmuş veya palazlanmıştır.

Onları da dinlediğimizde veya internet sitelerinde şöyle bir gezdiğimizde, İslam dininin Kürtleri köleleştirdiğinden, geri bıraktığından acı acı yakındıklarını görürüz.. PKK kendi içinde dindar insanları barındırmıyor, büyütmüyor, namaz kılmalarını da hoş karşılamıyor. Bunu teslim olanlar açık seçik ifade ediyorlar. Hoş, dindar bir Müslüman’ın onların içinde ne aradığının da bir izahı yok zaten.

DTP'lilerin son zamanlarda sistemin sahiplerine sundukları teklifleri ibretle okuduk medyada: "Laikliğe ve Kemalist devrimlere gönülden bağlıyız. Biz olmazsak bölgenin hâkimiyeti dindarların eline geçer. İrticanın panzehiri biziz. Gelin dincilerle beraber mücadele edelim."

İslam, ne türden olursa olsun, ırkçılığı lanetlemiştir. Lanet demek, Allah Teala’nın ona asla merhamet etmemesi, yüzüne bakmaması ve mutlaka cezalandırmasıdır. Sevgili Peygamberimiz (sav) “ırkçılık yapan, ona çağıran, o uğurda savaşan ve ölen mel’undur ve asla bizden değildir.” demiştir.

Böyle bir mel’una bir zamanlar sormuştum: “Neden İslam’a olan mesafe Hıristiyanlara karşı yok?” diye.
Aldığım cevap da ilginçti: “Biz Hıristiyanlara yakın olmazsak, bizi yaşatmazlar. Onlardan gelen destek olmazsa, var olmamız mümkün değildir. İster istemez İslam’dan uzak, Hıristiyanlığa yakın gözükme durumundayız.”

Evet, aslında bütün dinlere uzaktırlar ama, siyasi çıkarlar yüzünden batılı Hıristiyanlara ve Yahudilere yakın olmak zorundalar…

habervaktim’de yayınlanan ilginç bir haber, bütün bu düşüncelerimi yeniden canlandırdı. Onu bir okuyalım mı?

“Abdullah öcalan’ın 2001 yılında avukatları aracılığı ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gönderdiği sayfalar dolusu savunması, “Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru özgür İnsan Savunması” adı altında 2 ciltlik bir kitap haline getirildi. Kitap, öcalan’la ilgili merak duyulan bu soruya çok açık cevap veriyor.

Marksist-Leninist görüşteki öcalan, kitabın 300 sayfalık bölümünde İslam’ı ve Müslümanları karalıyor da karalıyor. Evrim teorisine inanan öcalan, “Allah’ın Arabistan tasarımı olduğu”, “Allah’ın 99 isminin Sümer kavramlarından ileri geldiği”, “Hz. Peygamber’in Hz. Hatice ile parası için evlendiği”, “İslamiyet’in feodalizm ihracatçısı olduğu”, “Namazın tiyatro olduğu”, “Camilerin tiyatro salonlarına dönüştürülmesi gerektiği”, “İslam’ın ‘savaşçı bir din’ olduğu”, “İslam’ın Kürtleri ezdiği” gibi sapıkça ve iftira nitelikli görüşlerini aktarıyor.

Aynı öcalan, Hıristiyanlık konusunda ise ağzındaki baklayı çıkartarak, “Keşke Asya’da Hıristiyanlık egemen olsaydı” özlemi içinde olduğunu ortaya koyarak, Hıristiyan Batı’ya şu mesajı veriyor:“Hıristiyanların emrindeyim.” (http://www.habervaktim.com/haber1.php?id=3740 29.12.2007)

İşte tipik bir ırkçı olarak öcalan önümüzde duruyor. Irkçıdır, tarihi kavimleri karıştırarak ırkçılığına bilimsel bir zemin aramaktadır. İslam ile kavgalıdır. Ama Hıristiyanların egemenliğini istemektedir. Elbette aslında ona da düşmandır ama, bu gün oradan beslendiği için bunu açıkça söyleyemiyor, onlara karşı şirinlik, bir başka ifadeyle münafıklık yapıyor.

Kaynak birliğinden olsa gerek ki bütün ırkçılar birbirlerine ne kadar da benziyor!