Asırlar öncesinde bir sosyal deprem yaşamışız. Şimdi yaşadığımız "buhranlarımız" hep ondan sonra gelen artçı depremlerdir.
Said Halim Paşa'yı tekrar okuyorum. Güncel meselelerimize o kadar yakın ki; mübarek sanki ölmemiş, aynı zamanı paylaşıyoruz. Gördüğüm bir fark var sadece; onun tehlikesini yazıp korktuğu şeyi, bizim gerçekleşmiş görüp yaşıyor ve yazıyor olmamız.
Diyor ki; "Her milletin millî kanun ve an'aneleri, üzerinde yaşadığı topraktan daha kıymetli bir “Manevî Vatan” meydana getirirler. çünkü insan topluluklarını bir millet haline getiren onlardır. Başka bir kavmin tahakkümü altına düşen bir millet, arazisini değil, kanun ve an'anelerini kaybettiği için istiklâlinden olur. üzerinde yaşadığı toprağı, çoğu zaman terke mecbur olmadığı ve belki de ondan daha fazla istifade ettiği halde esirdir. çünkü milli değerlerini kaybetmiştir”
Evet aynen öyledir. çünkü biz bunu yaşıyoruz.
Bu idraki ayakta alkışlıyorum.
Bugün büyük bir ızdırap içinde inleyerek izliyoruz bu acı gerçeği.
İnsanımız bu sistem içinde başından beri acılı, çileli, sancılı.
ülke bu sistem içinde başından beri, yangın yeri. Anarşi, terör, bölücülük ve inkâr yangınları ülkeyi alev alev yakıyor. İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk karşısında perişanız. İnsan hakları diye avaz avaz bağırıyoruz. Din ve vicdan hürriyeti sözde var, özde yok; düşünce ve ifade özgürlüğü sözde var, özde yok Giydiğimiz kıyafet bile bin bir dert açıyor başımıza. Eğitim felç, kültür felç, ekonomi felç, adalet felç, emniyet felç. Bu sistem içinde başından beri bunları ıslah edecek siyaset ve yönetim felç… Nereye baksanız ölmüş, ulmuş, kokuşmuş... Benlik ve cinsellik her şeye hakim. öyle bir manevi deprem ki, enkazı bile kaç nesli perişan eder.
Medeniyet değiştirmenin, milliyet değiştirmek olduğunu keşke bu kadar acılardan sonra olsun öğrenebilseydik.
Medeniyetimizle birlikte milliyetimizi de kaybettiğimiz günden beri bir nevi esir hayatı yaşıyoruz bütün bir ülke olarak.Dün Mehmet Akif: "Bugün hanümansız bir serseriyim öz diyarımda" derken, aradan yıllar geçmesine rağmen Necip Fazıl hâlâ: "öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya" diye haykırmaktadır.
Daha da kötüsü, kimileri milliyetini tamamen kaybetmiş ve iyice mankurtlaşmış, tıpkı bir İngiliz, Fransız, Alman ve ya Yunan gibi bu feryatlara bir anlam verememenin şaşkınlık ve korkusuyla etrafına bakınmakta, korktukça da bir yandan kendi halkını tehdit ederken, bir yandan da "sahip”lerine sığınarak daha da "köle" olmaktadır.
“İrtica” yaygaralarının bundan başka bir anlamı var mı?
“Cumhuriyet döneminde dindarlara hiç baskı yapılmamıştır. Bu gün de herkes özgürce dinini yaşamaktadır. Ey dinciler, daha ne istiyorsunuz?” sözünü inanarak söyleyen bir adama siz daha başka ne diyebilirsiniz ki!..
Evet, işimiz çok zor ama, biz demeye devam edeceğiz.
Ne mi diyeceğiz?
O da gelecek yazımızda…