Minnet Etme Başa Kakma

Minnet de denilen başa kakma, yapılan iyilikleri söz veya davranışlarla açıklayarak iyilik yapılanı utandırma ve üzmedir. Bazen de yapılan iyiliklere karşılık hürmet ve hizmet bekleme şeklinde  olur.  Akıl ve iz’an işi değildir tabi.  Böylesi insanlar yüzünden şair: “Geçme minnet köprüsünden ko aparsın su seni” Demiştir.

 

“Talepte zillet vardır” sözü ne kadar doğrudur.  Şair bu yüzden Allah’a (cc. ) yalvarır:

            Kadir Mevlam senden bir dileğim var;

            Beni muhanete muhtac eyleme.

 

Başa kakma sadakayı iptal ettiği gibi, ayrıca eziyet günahı da yükler yapanın boynuna.  İşte ayet-i kerime:

 

 

 

اَلَّذ۪ينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَٓا اَنْفَقُوا مَنًّا وَلَٓا اَذًۙى لَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

 

 

قَوْلٌ مَعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِنْ صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَٓا اَذًىۜ وَاللّٰهُ غَنِيٌّ حَل۪يمٌ

 

“Allah yolunda mallarını infak eden, sonra verdiklerinin arkasından başa kakmayı, gönül incitmeyi uygun görmeyen kimselerin Rableri yanında mükâfatları vardır.  Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar, üzülmeyeceklerdir de. Bir tatlı dil ve kusurları bağışlama, arkasından eziyet verecek ve gönül kıracak bir sadakadan daha hayırlıdır.  Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, halimdir, yumuşak davranır.”( Bakara, 262-264.)

Müslümanlar da gerek sadaka verirken, iyilik ve ikram yaparken veya hizmet ederken, gerekse bunları yaptıktan sonra, Yüce Yaratıcımızın bu ahlakıyla ahlaklanmalıdır.  Allah’ın isim, sıfat ve fiillerini okurken, “bundan bana ne düşer, buna göre ben nasıl olmalıyım” diye düşünmemiz gerekir.                   

Hz. Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (sav. ):

"Üç kişi vardır, Kıyamet gününde Allah onlara ne konuşur, ne nazar eder, ne de günahlardan arındırır, onlar için elim bir azab vardır!" buyurdu ve bunu üç kere de tekrar etti.  Ben: "Ey Allah'ın Resûlü! Öyleyse onlar büyük zarara ve hüsrana uğramışlardır.  Kimdir bunlar?" dedim.  Şöyle saydılar: "Elbisesini kibirle, yerlere kadar salıp süründüren, yaptığı iyiliği başa kakan, malını yalan yeminlerle reklam eden kimseler!" (Müslim, İman 171, (106); Ebu Dâvud, Libas 28, (4087, 4088); Tirmizî, Büyû' 5, (1211); Nesâî, Büyû' 5, (7, 245).)