Yazılar

Cehennemden Gelen Ses

Ukbe b. Ebî
Muayt, Bir gün kapı komşusu Peygamber Efendimizi (sav) ziyafete
davet etmiş, Peygamber Efendimiz de şehadet kelimesini söylemeden yemeğini
yemekten kaçınmıştı. Bunun üzerine Ukbe de kelime-i şehadeti getirmiş, Müslüman
olmuştu. Bu adam Ebu Cehil ve gibi azılı kafirlerin dostuydu. Bunlardan birisi,
çoğunlukla Übey b. Halef için denir, onu görünce yüzünü çevirip selamını
almamış. O da sebebini sorunca:

Dem Bu Demdir

İnsanoğlunun Hz. Âdem(as)
ile başlayan yaratılış serüveni, fasılasız bir şekilde Kıyamet gününe kadar
devam edecektir. İster Mü’min, ister kâfir; aynı şekilde ister zengin ve isterse
fakir, hangi dini-sosyal ve ekonomik statüye sahip olursa olsun, muhakkaktır ki
her yaratılan kişinin, süresini Allah(cc)’ın tayin ettiği sınırlı bir ömrü
vardır bu dünyada.

İmanımızı Sorgulamalıyız

İman, Hz. Peygamberin Allah’tan getirdiği hüküm ve haberleri, dil
ile ikrar, kalp ile tasdik ve azalarla uygulamaktır.

“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”

Bazen haberlerde izliyoruz; polis kimlik soruyor veya alkol
muayenesi yapma istiyor, ama karşısındaki adam reddediyor. Görevli memur ısrar
edince de bağırmaya başlıyor: “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”

Memur aldırış etmiyor tabi. “Bilmiyorum beyefendi, önemli de
değil, siz lütfen isteneni yapınız.”

Adam bazen de bunları çeken medyaya saldırıyor; “neyi
çekiyorsunuz”? Diye. İyice rezil ediyor kendisini…

“Ben Türküm” 2

Irkçılık tartışmalarına ilk defa Diyarbakır’da rastladım. İmam Hatip Lisesini orada okurken, bir Kürt arkadaşımdan bunu duyunca yadırgadım ve ayıpladım. Bana “Cemal’ım sen öyle değilsin ama batıda bir Kürt gördüklerinde ‘kuyruğunu nereye saklamış?’ diye arkalarına bakarlarmış” deyince bu saçmalığa hayatımda az bulunur şekilde çok gülmüştüm.

Arkadaşıma ‘sizi böyle mi kandırıyorlar?” dedim ama zamanla bunun doğru olduğunu da anladım. Maalesef olmuş, ama batıya mal edecek kadar değil, münferit bir iki saçmalık.

Kendi Okuma Maceramdan

Ben de çocukluğumda resimli ve çizgi romanlarla başladım galiba okumaya. Şehrin park, bahçe ve sinama yakınlarında yere veya duvar üstüne sergi açarlar ve o tür kitapları sıra sıra dizerlerdi. Sonradan öğrendik ki oraları sadece bu kitapları sergileyen masum yerler değildi, ama yaşımız gereği biz o diğer işleri bilmezdik. O zamanlar orada okuması elli, bakması yirmibeş kuruş olan Teksas, Tommiks, Killing filan gibi çok meşhur çizgi romanları okurduk. Ben sonraları hızlı okumaya başlayınca “bakacağım” derdim ama hızlı ve yer yer atlayarak okurdum. Şimdi o sergi sahibinden helallik dilemek isterim ama kimdir hiç bilemem ki…

Alimler ve Kitaplar

Biz
mantıktaki önermelerden sonuçlara, kıyasta illet birliğinden benzer hükümlere
gittiğimiz gibi, bazı görüntülerden bazı sonuçlar çıkarırız ve genellikle de
yanılmayız. Tabii olanı da budur zaten.

 

Zikrullah ve Seyr-u Sülûk

Kur’an-ı Kerim, insanın yaratılışında iki unsuru
açıkça zikreder; toprak ve ruh
.1

Davaya Doyduk mu? II

Devam edelim mi kaldığımız yerden Mehmet Solmaz’ı dinlemeye?

“Baltacı Nuh Efendi adında bir hocamız vardı. Yatsıdan sonra ikişer ikişer evine giderdik, ihtiyar bir hanımı vardı, kapıyı açardı. Hoca efendi bir mangalı yanına alır ısıtır. Molla Camii okutmaya başlardı. Gözü az gördüğü için bir arkadaşımız ibareyi okur, o açıklardı.

Bir akşam böyle ders okurken evi polisler bastılar. Kitaplarımızı toplayıp çuvala doldurdular ve hepimizi yaka paça Emniyete götürdüler. Hoca efendiyi bir arkadaşımızla götürdüler.

CHP Müftüsü

CHP’li müftü olur mu?

Bana sorarsanız olmaz.

Bana sorarsanız dahası da olmaz.

“Dahası nedir?” derseniz, kıvırmak zorunda kalırım. En iyisi sormayınız. Ülkem bu kadar doğruluğu daha kaldırmaz.

Çok ısrar ederseniz, zorunda kaldığım kıvırmayı da söylerim: “Vaizi de olmaz, imamı da olmaz, müezzini de olmaz.”

Orda durur, ötesini söylemem. “Ötesi nedir?” diye çok çok ısrar ederseniz, yine kıvırır ve derim ki, “ Kardeşim Yaşar Nuri bile dayanamadı onlara, sen de hiç musibetten ders almak yok mu? Makam sevgisi bu kadar mı aldı aklını?”

Sayfalar