Yazılar

Buna da Şükür Amma

Kız arkadaşları gelin olunca görmeye giden kızlar demişler ki “kız kocan da çok çirkinmiş.

Gelin, “buna da şükür, babamın evinde bu da yoktu” demiş.

Anayasa Mahkemesi kararını verince ben de böyle dedim, “buna da şükür amma…”

Önce Allah Teâlâ’ya şükrümüzü eda edelim. Bu da bir şey. Hiç olmazsa referanduma gidiliyor. Anayasa Mahkemesi’nin yaptıüı değişiklikler de önemli, cin gibi adamlar, işlerini iyi biliyorlar, ama olsun, yine de büyük bir gelişme sayılabilir.

Alimlere Saygı Allah’a Saygıdır

Alimlere Saygı Allah’a Saygıdır

“Müftü Efendi bizi Cumhuriyet ilkokuluna kadar götürmüştü. Okulda bir odaya girdiğimizde odada oturan bir kadın Müftü efendiyi görünce fırladı çıktı.

Müftü Efendi ‘Başöğretmen kim?’ diye ararken biraz önce kaçan kadın başını örtmüş vaziyette geldi.

Kadının müftü efendiye saygısı bizi çok etkilemişti. Çünkü başöğretmenin başını resmen örtmesi mümkün değil. Üstelik o zaman bir yerde müdür, şef olacaksan son derece araştırırlardı.” ( Mehmet Solmaz, Altınoluk Dergisi, Ekim 1994, Sayı, 104)

Biraz da Türkler Kürt Olsun mu?

Biraz empati yapalım mı? Yani kendimizi muhatabımızın yerine koyarak düşünüp taşınalım mı?

Yapalım, herkes faydalı diyorsa, niye yapmayalım ki!

Hani “karda yürürken kart kurt sesi çıkınca…” hikayesi malum.

Şimdi yeni bir hikaye uydursak nasıl olur?

Mesela desek ki “Horasandan bataklık Anadolu’ya gelince, bastıkları yerden “türk turk” sesleri gelince bu gelenlere “Türk” dendi. Yoksa asılları Kürt idi.”

Ne dersiniz bu hikayeye, sizce tutar mı?

“Tutmaz” diyorsanız size başka bir hikaye anlatayım. Ama bu yaşanmış cinsinden gerçek bir hikaye.

Kürtler Ne İstiyor?

Her şey Cumhurbaşakanı Abdullah Gül’ün “her şey daha güzel olacak” demesiyle başladı gibi. O zamana kadar da konuşuluyordu ama bu kadar üstünde ciddiyetle durulmuyordu devlet olarak.

İki bakış açısı var memlekette. Birisi, “haklarıysa verelim” anlayışıdır.

Diğeri de “hakları da olsa vermeyelim, çünkü istekleri burada kalmaz, şımarır daha fazlasını isterler.”

Onlara göre bunun korkutan en fazlası ise bölünmedir. Yani “Kürdistan” adı altında ayrı toprak ve ayrı devlet talebi.

Bu ciddi bir meseledir. Dönüp onlara soruyoruz: “Bu talep doğru mu?”

“Peygamber Ocağı” İstiyoruz

Evet, millet olarak bizler suçlu yatağı değil, “peygamber ocağı” bir ordu istiyoruz. Bunu beslediğimiz ordudan istemek, millet olarak bizim hakkımızdır.

Aslında söze şöyle başlamak istedim; “Bunu konuşmayacaksan, neyi konuşacaksın?”

Ama Sayın GKB Başbuğ bu yazıyı yazdığım tarihte hala konuşmamış, kurumuna bir açıklama yaptırmamıştı. Bence bu calib-i dikkat bir olaydır. İnsan ister istemez buna içerliyor ve “Bunu Konuşmayacaksan…” diyor.

Ağlatan Manzara

İmanın iki dünyada da saadet,
inkârın iki dünyada da azap olduğunu biliyoruz. Ve imanın bir ihsan-ı ilahi
olduğunu da görüyoruz. Hamdolsun, şükrolsun.

 

İslâm Bayraktarlığı

Türklerin İslâm’la şereflenmeye başlamış olmaları miladî onuncu asrın başından sonraki tarihlere tekabül etmektedir. Miladî 751 yılında Abbasilerle Çinliler arasında yapılmış olan Talas Savaşında Karluk Türklerinin Müslümanların yanında yer almış olması, Türk-Arap ilişkilerini olumlu yönde etkilemiştir.

İmanımızı Sorgulamalıyız

İman, Hz. Peygamberin Allah’tan getirdiği hüküm ve haberleri, dil
ile ikrar, kalp ile tasdik ve azalarla uygulamaktır.

İman Azim Kararlılık

İslam
davetçileri Sevgili Peygamberimizi (sav) örnek alarak önce karar vermelidirler;
bu davet kime, ne pahasına, nereye kadardır? Yani hedef nedir, neyi
beklemektedirler?                                             

Cumhuriyet mi Saltanat mı?

Cumhuriyetin ilk döneminde yaşananları biliyorsunuz. Bu millete, yani
cumhura hiç danışılmadan, sorulmadan onları cebir ve şiddetle İslam
medeniyetinden çıkıp Batı medeniyetine girmeyi dayattılar. Karşı çıkanların
başına gelenler de malum.

Sayfalar