Yazılar

Sağlığımızın Kıymetini Bilelim

Zaman zaman kendimize şu soruyu sormalıyız:

“Hayatımızda sağlığın kıymeti ne kadardır?”

Bu soru bize sağlıklı olma şuuru kazandırır. Böyle bir soruyu sormak ve cevabını vermek hastalara da faydalıdır. Aslında sağlığın kıymetini en iyi onlar bilirler. Nitekim şair Bosnalı Sabit güzel beyitleriyle bize şu soruyu sordurmaktadır: “Sağlar bunu nereden bilecekler?”:

Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkıt ne bilir,

2022’ye Atlarken

Bir yılı daha geride bırakıyoruz. Miladi takvimle yeni bir yıla daha giriyoruz. Bize “hayırlı olsun” demek düşer.

Aslında yılbaşı gecesi bizi ilgilendirmiyor. Böyle bir geceye saygımız da yoktur. Çünkü köken itibariyle bize ecnebidir, yabancıdır ve iş bize kaldığı gün muhakkak kaldırılacaktır.

Bir konu yanlış anlaşılmasın; O gece bütün tv'ler özel ve kendilerince güzel programlar sunmak istiyorlar. Biz de bu özel yayınlardan işimize geleni seyredebiliriz. Kim ne yapıyor, basit ve gereksiz bir merakla zapping de yapabiliriz, geceye ilgimiz işte bu kadardır.

Komşularımız Önceliklidir

Komşularımıza karşı güler yüzlü tatlı dilli olalım.

Onlarla karşılaştığımızda selamlaşmayı, hâl hatır sormayı unutmayalım.

Neşe ve kederlerini paylaşmayı ihmal etmeyelim.

Sağlık ve hastalıklarında, üzüntü ve sevinçli anlarında, düğün ve bayramlarda kendilerini ziyaret etmek, onlardan biri vefat ederse yakınlarına başsağlığı dilemek, kendilerine maddî manevî destek olmak, cenazenin kaldırılmasında yardımcı olmak üstümüzde bir haktır.

Yine dâvetlerine icabet etmek, çocuklarını kendi çocuklarımız gibi sevmek, koruyup gözetmek de komşuluk görevlerindendir. 

Komşularımızı Ziyarete Başlayalım mı?

İnsan yalnız yaşayamayan sosyal bir varlıktır. Mecburen birlikte yaşayacağız.

Komşularımız, bize en yakın olanlarımızdır. Çoğu zaman onlar, yakın akrabalarımızdan daha yakındır bize. İlgide de sevgide de akrabadan öte de olabilirler.

O zaman en fazla görüştüğümüz, sevip muhabbet ettiğimiz insanlardır onlar. En fazla iyilik ve ikram etmemiz, esirgeyip korumamız gerekenlerdir.

Şu salgın dönemi komşuluk ilişkilerimizi de vurdu maalesef. Ama salgın kısmen etkisini yitirdi gibi. Ne dersiniz, yeniden başlayalım mı kısa da olsa komşu ziyaretlerine?

Yenilendik

Sevgili kardeşlerimiz, bugün hala o müjdenin etkisindeyim:  www.cemalnar.com

Sitemizin “Anasayfa” katagorisine bakarsanız görürsünüz ki artık evrensel bir siteye dönüştük. Evet, yenilendik ve görsel anlamda da geliştik. Bundan sonrası için de Allah Teâlâ’ya tevekkül ediyor, tefviz-i ümur ile işlerimizi ona ısmarlıyoruz. Hasbunallah, la havle vela kuvvete illa billah!

Derdimiz, davamız nedir, neyi amaçlıyoruz bu site ile?

Çok Mutluyuz

Değerli okuyucularım, bugün çok mutluyum. Allah Teâlâ’ya hamd-ü sena ve şükür ediyorum.

Neden mi?

Günlerdir “müjde” diyerek duyurduğumuz sitemiz açıldı. Bu bizim için çok önemlidir. Çünkü bir hoca olarak üstümüzde bilgi sunma, öğretme, yol gösterme, İslam hakikatini tebliğ etme, iyiliğe teşvik, kötülüğe duyarlı olma sorumluluğumuz vardır. Bizim varoluş amacımız budur bir Müslüman olarak.

Bugün bu müjdeyi verirken Facebook sayfamızda, yukarıdan aşağı şunları söyledik:

İslâm Bayraktarlığı

Türklerin İslâm’la şereflenmeye başlamış olmaları miladî onuncu asrın başından sonraki tarihlere tekabül etmektedir. Miladî 751 yılında Abbasilerle Çinliler arasında yapılmış olan Talas Savaşında Karluk Türklerinin Müslümanların yanında yer almış olması, Türk-Arap ilişkilerini olumlu yönde etkilemiştir.

İman Azim Kararlılık

İslam
davetçileri Sevgili Peygamberimizi (sav) örnek alarak önce karar vermelidirler;
bu davet kime, ne pahasına, nereye kadardır? Yani hedef nedir, neyi
beklemektedirler?                                             

Cehennemden Gelen Ses

Ukbe b. Ebî
Muayt, Bir gün kapı komşusu Peygamber Efendimizi (sav) ziyafete
davet etmiş, Peygamber Efendimiz de şehadet kelimesini söylemeden yemeğini
yemekten kaçınmıştı. Bunun üzerine Ukbe de kelime-i şehadeti getirmiş, Müslüman
olmuştu. Bu adam Ebu Cehil ve gibi azılı kafirlerin dostuydu. Bunlardan birisi,
çoğunlukla Übey b. Halef için denir, onu görünce yüzünü çevirip selamını
almamış. O da sebebini sorunca:

“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”

Bazen haberlerde izliyoruz; polis kimlik soruyor veya alkol
muayenesi yapma istiyor, ama karşısındaki adam reddediyor. Görevli memur ısrar
edince de bağırmaya başlıyor: “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”

Memur aldırış etmiyor tabi. “Bilmiyorum beyefendi, önemli de
değil, siz lütfen isteneni yapınız.”

Adam bazen de bunları çeken medyaya saldırıyor; “neyi
çekiyorsunuz”? Diye. İyice rezil ediyor kendisini…

Sayfalar