Bazen görüyoruz, üç beş bin kişi bir araya geliyor, hemen bir “İslam Devleti” kurduklarını ilan ediyorlar. Aralarından birisini de “halife” seçip “biat” ediyorlar. Sonra da dünyada ne kadar Müslüman varsa, bu komediye katılmalarını, yoksa “biatsız ölmekle cahiliye ölümü yaşayacaklarını” haykırıyorlar.
Çok ayıp!
Kimsenin Müslümanları komik duruma düşürerek güldürmeye, dalga geçirmeye hakları yoktur. Çocukça heveslerini başka oyuncaklarla tatmin etseler olmaz mı yani?
Adamın halkı yok, vatanı yok, ordusu yok, bütçesi ve memuru yok, devlet olmaktan bahsediyor. Sonra da bir devlet geliyor, kulağından tutup sınır dışı ediyor veya terörist diyerek cezaevine atıyor. Karşı koyabilecek gücü yok. Etrafında toplanan o üç beş bin kişi de çil yavrusu gibi dağılıyor.
Evet, kimsenin İslam devletini ve hilafet müessesini küçük düşürmeye, tahkir ve tezyiy ettirmeye hakkı yok!
Çünkü bir devletin devlet olabilmesi için önce bir vatana, toprağa ve üstünde yaşayan halka ihtiyacı vardır.
İslam devletinde bu vatana “Daru’l İslam”, bu halka da “Müslümanlar” veya “İslam Ümmeti” denir. Ama aralarında Gayr-ı müslümler de yaşayabilir, bunda bir sorun yoktur. Onların haklarına saygı esastır ve muhakkak korunur.
Devletin gerçekten devlet olabilmesi için icra yetki ve gücünün olması lazımdır. Yani kanun yapacak ve bunu yürürlüğe koyabilecektir.
Bunun için zabıta, asker, mahkeme, hâkim gibi yaptırıcı güce sahip olacaktır.
Bunların masrafının karşılanması için bir maliye kurulacak, vergiler alınıp ödemeler yapılacaktır.
Bütün bu faaliyetlerin usulü dairesinde olduğu gözetim ve denetimden geçecektir. Bunlar olmadan bir devlet olmaz.
Dolayısıyla bir adamın veya grubun kendi kendine ortaya çıkıp “biz İslam devletini kurduk, bu da devlet başkanımızdır, gelin biat edin” demesi, komik olduğu kadar İslam davasına da bir ihanettir.
İyi mi, erken kalkan bir devlet kursun o zaman. Ya da gözü açıklar “biz önce kurduk, ikincisi öldürülür” desin ve savaş başlatsın. Müslüman Müslümanı öldürsün öyle mi?
Kimse böyle bir densizliğe izin vermemelidir.
Belirtilen güç ve imkânları olmadan bu tür densizlikler ciddiye alınmaz. Ama o güç ve imkân için çalışılır. Hazır olduğu zaman harekete geçecek bu gücün ciddiyetini zaten kimse tartışamaz. Arkasında halk olan bir harekete de iyi niyetli dürüst insanlar karşı çıkmazlar.