Yazılar

İsrail Tam Bir Fitne

Evet, İsrail tam bir fitne.

Bulunduğu yeri fitne ateşiyle cehenneme çeviriyor. Ama er geç bu ateş onu da yakacak.

Kim öğretti ise, “her zaman değil” de demeliydi.

Evet, “en güzel savunma, taarruzdur” diye bir laf var. Fakat her şeyin aşırısı hoş değil. Haddini aşan hayır bile olsa ters teper, şer olur.

İşlerin hayırlısı, orta olanıdır.

İtidal, denge yani.

Yani adalet.

Bunu da biliyor mu İsrail?

Şimdi de kafayı diziye takmış.

Niye? Ne hakla?

Dünyada az mı Yahudi soykırımını işleyen film var?

Azerbaycan Çocuk Gibi

Dış politika uzmanı değiliz elbette, ama insan ilişkilerinden, karşılıklı vazife ve sorumluluklardan az çok anlarız. Hukuk okuduk, ahlak okuduk. Davranış biçimlerinin iyisini kötüsünü az çok tanırız.

Bu Azerbaycan yönetimine ne oluyor? Son zamanlarda şımarık bir çocuk gibi, tuhaflaştı, garipleşti.

Evet, daha dün bağımsızlığını kazandı ve biz yeni doğan yavrumuz gibi sevindik ve bağrımıza bastık. Bugün serpilip geliştikçe içimiz içimize sığmıyor seyrederken.

“Kitaba Çağrı Sınavında İnsan”

Bu bir kitap adı. Değerli meslektaşım Duran Boz’un editörlüğünü yaptığı bir hayli hacimli bir kitabın adıdır bu başlık. Bir kitaba çağrıdır aynı zamanda.

Ne ifade ediyor?

İnsan bir sınavda bu dünyada. Sınavın konusu bir kitapta. Çağrı ise o kitabı tanıma, okuyup anlama ve yaşamı ona göre ayarlama.

Her insanın böyle bir kitabı var aslında. Ya seninki hangisi? Seni hangi kitap çağırıyor? Sen hangi kitaba çağırıyorsun? Kur’an mı, Tevrat mı, İncil mi, Das Kapital mı, Nutuk mu, Zendavesta mı? Yoksa aran yok mu kitaplarla? Kitapsız mısın yani?

Tırmansın

İsrail ile gerginlik tırmanıyormuş. Tırmansın, iyi olur.

İsrail, anlaşma yapışan silahları vermeyecekmiş. Vermesin.

İlişkileri gözden geçireceklermiş. Geçirsinler.

Çok iyi olur hatta.

Savaşa karşı olduğumuz için iyiliklerine iki kelam edelim değmezlerin.

İsrail efeleneceğine önce bir muhasebe yapsın kendi kendine.

Önce adam gibi bir devlet olsun.

Yani insan haklarına bağlı, beynelmilel hukuka saygılı, adalet ve barışı önceleyen, komşularıyla iyi geçinmeyi öne alan bir politika izlesin.

Yazık Bu Bakana!

“Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Atak Helikopter Projesi kapsamında, yeni motor ile yapılacak ilk test uçuşlarını izlemek için İtalya'ya gitti.

THY'ye ait uçakla Milano'ya hareket eden Bakan Gönül'ü, Atatürk Havalimanı VIP Salonu'ndan İstanbul Vali Yardımcısı Hikmet Çakmak uğurladı.

Milli Savunma Bakanı Gönül, yarın yurda dönecek.” (http://www.ihlassondakika.com/detail.asp?id=207596)

Yazık bu Bakana yahu!

Üzüldüm doğrusu. İçime battı bir yurttaş olarak.

Neye mi üzüldüm?

O Kanun Varken…

Yiğit Bulut Hızlı başladı Habertürk’de. Gördüğüm kadarıyla başarılı da. Tartışma programları izleniyor.

Basından öğrendiğime göre yine hızlı bir tartışma yaşanmış programlarında. Hak ve Eşitlikler Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu Habertürk'te şok yaşatmış. Okuyalım:

“Emekli asker Osman Pamukoğlu, Gazeteci Yazarlar Ayşe Böhürler, Can Ataklı ve Altan Tan'ın katıldığı Basın Kulübü programında Atatürk için 'tanrı değildir, dokunulmaz değildir' diyen Altan Tan'ı dilini yakmakla tehdit etti.

Ne Anlama Geliyor?

“Taraf gazetesinin haberine göre Gelir İdaresi Başkanlığı’nın, Doğan Grubu’na kestiği cezanın ardından hükümetten istediği yanıtı alamayan Aydın Doğan, pazartesi günü Karargâh’a giderek Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’la bir görüşme yapacak. Görüşmenin gündemi Doğan Grubu’na kesilen 3.75 milyar liralık ceza.  

Aydın Doğan görüşmeye yalnız gitmeyecek. Genelkurmay Başkanlığı’nda görüşmeye Doğan Yayın Holding Yönetim Kurulu Üyesi Soner Gedik de katılacak. Gedik’in yanı sıra Doğan Grubu’nda çalışan üst düzey iki gazetecinin de Karargâh’ta olması bekleniyor.

Hepimizin Başı Sağolsun

Gülay Göktürk “Kürt halkının başı sağ olsun” demiş Abdülmelik Fırat için yazdığı yazısının sonunda. “Ayıp etmiş” demeyeceğim, ama dikkatsiz davranmış. Oysa kendisi de üzülmüş bizim gibi. Doğrusu, hepimizin başı sağ olsun.

Onu ilk defa Meclis kürsüsünde yemin ederken metnin dışına çıkınca kopan fırtınada gördüm desem caizdir. Sonra katıldığı TV. toplantılarında dikkatimi çekti. Demek bu adam şeriat için kıyama kalkmış Şeyh Said’in torunuydu…

Darbeci Rektörlerden Kurtulmalı

İlim yuvası olması gereken Üniversiteler yer yer “Ali Babanın Çiftliği” gibi hareket etmektedirler. Yasa tanımaz yönetimlerin elinde kanunsuzluk ve yolsuzluk iddiaları arşa çıkmaktadır. Darbecilere destek olmanın altında bir de bu tür pisliklerden kurtuluş umudu olmasın?

Bizim bildiğimiz insanın ilmi arttıkça tevazusu artar ve alçak gönüllü olur. Ama bizim Üniversitelerin gurur ve kibiri, kendini beğenmişliği ve halkını küçümsemesi, aşağılaması bitmez tükenmez bir durumda maalesef.

Alimler ve Yıldızlar

Alimler bir milletin yıldızlarıdır. Karanlık gecelerde yol gösteren yıldızlar. Mehtabı süsleyen ve gecelerimizin üstüne mutluluklar akıtan yıldızlar. Bir millet onların kıymetini bildikçe yıldızlara kadar yükseliler.

Sayfalar