Yazılar

Darbe Ortamı II

…Evet, rahmetli babam 27 Mayıs’ı yaşamıştı. Darbe hazırlığı aşamasındaki taktikleri bilmesi gerekirdi. Askerin işin ne derece içinde olduğunu görmesi gerekirdi. Üniversitenin nasıl kışkırtıldığını, cemselerle öğrencilerin gösteri yapılacak yerlere taşındığını, öğle yemekleri için tayinlerinin askeriyeden geldiğini,basın ve yayının vs. bilmesi gerekirdi. Bu anarşi ve terörün kargaşa ve kaos çıkarmak için yem olarak oltaya takıldığını bilmesi gerekirdi. Ama işte onu görememişti.

Bunlar da mı “İyi Çocuklar”?

Olay malum:

Ankara Emniyeti'ne 19 Aralık Cumartesi günü telefonla gelen ihbarla başlatılan operasyon nefes kesen bir süreç izlenmiş. Bülent Arınç'ın ikamet adresinde şüpheli iki otomobilin bulunduğu belirtilmiş. Terörle Mücadele ekipleri harekete geçmiş. Çukurambar semtinde biri Genelkurmay'a ait, diğeri kiralanmış iki aracın etrafı sarılmış. Yapılan kimlik kontrolü sırasında ellerindeki notu imha etmeye çalışan şüpheliler İstihkam Binbaşı İbrahim G. ve Topçu Albay Erkan Y. B. gözaltına alınmış. Not deşifre edilmiş vs.

De gel de Şemdinli’yi hatırlama!

Bilgi Ve Edep

Ahlak ilmi de ilimlerden bir daldır ve her alimin branşı ne olursa olsun o ilmi edinmesi gerekir. İyi ahlak ve edep bilginin süsü püsüdür. Onsuz ilim adamı kendine de, topluma da tam faydalı olamaz.

Gerçi ilim adamlarının zaten edepli olması olağandır. Çünkü ilim sabır işidir, zorluklara katlanma, zevklerle, şehvetlerle boğuşma, nefsin rahatına aldırmama, zamanını planlı ve rrogramlı yaşama, adetlerini bilinçli düzenleme demektir. Fedakarlık demektir, feragat demektir. Bütün bunlar da iyi huyların, güzel edep ve ahlakın temel esaslarıdır.

“Durun Kalabalıklar”

İslam, hem dünya için, hem de ahiret için elzemdir.

Hem kişiyle Allah arasındaki ilişkileri düzenler, hem de kişiyle kendisi ve toplumu, hatta toplumlar arası ilişkileri düzenleyen yasaları barındırır içinde.

İslam başlı başına bir sistem, bir yaşama biçimi, bir medeniyettir. Bölünme parçalanma kabul etmeyen bir bütündür İslam. Onun iman ve ahlak esasları ile ibadet veya sosyal hayatı düzenleyen muamelatı arasında bağlayıcı olmak bakımından hiç bir fark yoktur. Birini inkar ile, bütünü inkar arasında bir fark yoktur yani.

İşte İsrail Bu!

Ne sanıyordunuz ki?

İşte İsrail ilkelliği bu!

Aşağılık duygusu sebebi ile yakalandığı büyüklük kompleksi hastalığı aklını almış.

Bir de elindeki elden gelen güç, akıl ve erdemiyle orantılı olmayınca, işte böyle beyinsizce işler yapıyor.

Tarihine bakınız: yeryüzünde hep lanetle yaşamış.

Kimse sevmiyor aslında onları.

Neden?

Nankörler de ondan.

Yedikleri sofraya pislerler hep.

Hiç düşündünüz mü neden dünyaya savrulmuş bunlar?

Neden dünyanın her yanındalar?

Neden İsrail’e her yerden yerleşimci gelir?

Nihat Çetin’in Yöntemi

Eve hanımdan habersiz kaçak kitap sokma yöntemlerinden birisi de Nihat Çetin’in icat ettiğidir. M. Serhan Tayşi’nin hatıratından bu yöntemi öğrenelim mi?

Prof. Dr. Nihat Çetin Bey'in eşi edebiyat muallimi idi. Buna rağmen, evde kitaba katlanamazdı. Kitapları 'kuma' gibi görüyor, sabredemiyordu. Ama Nihat Bey'in kitapları da gerçekten fazla idi. Bir oda tamamen kitapla doluydu. Öyle ki, odanın ortasında bir sandalye koyacak kadar yer vardı. Bu hal de tabiatıyla hanımını deli ediyordu.

İslam Alimleri ve Sistem İlişkileri I

Bir yazımızda hatırlarsanız “alimlerle idarecilerin ilişkileri göz önüne alındığında, bunun iki yolu bulunmaktadır; ya sistemin dışında kalarak, yada sistemin içinde kalarak” demiştik.

Bu hizmetlerden hangisinin daha faydalı ve sahibinin daha başarılı olduğu, doğrusu kapsamlı bir çalışmayı gerektirir. Elimizde ben bilerek böyle bir bilimsel araştırma yok. Onun için “iyi niyetliler için ikisi de gerekli” diyenlere bir itirazımız yok.

İslam Alimleri ve Sistem İlişkileri II

İslam alimlerinin idareden bağımsız çalışmalarının bizim için ilk örneklerinden birisi, şüphesiz ki İslam hukukunun en büyük temsilcilerinden biri olan müctehid imamımız Ebu Hanife’dir.

Yönetimin gayr-ı meşru bir biçimde Emeviler’e geçmesinden, hilafetin saltanata dönüşmesinden ve art arda gelen zalimane uygulamalardan sonra İmam, tamamen yönetimden bağımsız bir hareket başlattı. Yönetimin her türlü yönlendirmesinden uzak bir hareket...

Askerin Dili ve Tavrı

Askerin dili, üslubu ve tavrı kendileri dışında herkesi üzüyor, incitiyor ve kırıyor.

Bu dil, üslup ve tavırda maalesef gurur var, kibir var, aşağılama var, tehdit var, haddinin bildirme edası var. Bu sağlıklı bir ruh hali değildir.

Asker her konuştuğunda, “memleketin gerçek efendisi benim. Bana karşı haddinizi bilin, yoksa yakarım, alnını karışlarım” edası var.

Kim sever bunu?

İyiliğini gördüğünüz bir adam bile bunu iki kere söylese, “minnet var, başa kakma var” diyerek o minneti reddeder, bir daha iyilik kabul etmezsiniz o adamdan.

İman ve Çağdaşlaşma

Batılılaşma bizim için nerden bakarsanız bakınız, katmerli felakettir.

Biz Müslümanların maalesef kendi kimliğimizden, imanî izzetimiz ve özlü medeniyetimizden ayrılarak, aşağılık bir taklit ile, “çağdaş uygarlık düzeyi” diye “küfür medeniyetinin” bütün sorunlarını, açmazlarını, az bir teknik karşılığında almamız, yaşadığımız en büyük felaketimiz olmuştur.

Bu kör taklit konusunda Allah’ın onca ikazına rağmen, yine de düştük maalesef. Bizi biz yapan değerlerden bu kaçışımız, affedilemez bir hatadır.

Sayfalar