Yazılar

Büyük Günahlar

Bu gün Pazar. Bir yerlere gitmek istemiyorsanız, işte size bir yazı. Ne seçim var içinde, ne de hergün yapılan yartışmalar. Geriye yaslanıp okurken, kulluğumuzu hatırlayalım. “Biz onu hiç unutmuyoruz ki” diyenlerden iseniz, peşinen özür diler, affınızı istirham ederiz.

Burada daha önce helallerden, özellikle de helal lokma yemeden bahsetmiştik. Haramlardan söz etmezsek bu yarım kalır düşüncesi hep içimizdeydi. Bu gün o görevi tamamlamış olalım inşallah.

Bıçak Sırtı Bir Politika

Siyaset içi veya dışı çeşitli muhalefet odaklarına bakarsanız koro halinde bir şey söylüyorlar: “Abbas yolcu”!

Yani hükümet artık düşüşe geçti. Ak Parti’nin zirvesi aşıldı. Bu parti artık inişe geçti. Bundan sonra ne yapsan gidiş ve bitiş kaçınılmazdır. Muhalefet hükümet kurmaya kendisini hazırlanmalıdır.

Olabilir de, olmayabilir de. Bence bu biraz da hükümete kalmıştır. Onun tutumuna göre bu oyun tutar veya tutmaz.

Her Seçimde Giyilen Ateşten Gömlek

Seçim gecesi “İlk Değerlendirmeler”i yapmış ve sonunda şöyle söylemiştik:

“Bundan sonra asıl mesele, ateşten gömlek giyen yeni seçilenler, bunu cennetin Kevserlerine dönüştürebilecekler mi, yoksa cehenneme daha fazla odun mu taşıyacaklar?”

Bunu biraz açalım isterseniz.

Yeni Seçilen “Kurbanlar”a

Bir önceki yazımızda yeni seçilen idarecilere bir çift sözümüz olmuştu. “Ey seçilen kardeşlerim, böyle düşünmüyorsanız, aman ertelemeyiniz, hemen gidiniz ve gereğini yapınız” demiştik.

“Nedir mi gereği?” diyecek olanlara da demiştik ki, “Seçimlerden Çekilen Aday” diye burada yazmıştık. Bulamazsanız öbür yazıda sizin için bir kere daha hatırlatırım inşallah.”

İşte o hatırlatma:

Adiyy İbn-u Amire el-Kindi (radiyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (A.S) buyuruyorlar ki:

Korkmadan Bıkmadan Usanmadan

Nur içinde yatsın, rahmetli babam bir gün sabah namazı vaktinde odalarında hala yatan kardeşlerimin kapısını yumrukluyor öfkeyle bağırıyordu. Babamın bu hali üzülecek bir şeydi ama söyledikleri beni epey güldürüyordu.

Aynı hali ben de gerek evimde, gerekse okulum İmam hatip Lisesinin pansiyonunda nöbet tutarken defalarca yaşamıştım. Hatta aynı okulda öğrenciyken de defaatle yaşamıştım.

Herkes Haddini Bilmeli

Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai, evlilikte tecavüze izin verdiği kaygısı uyandıran yeni yasayla ilgili eleştiriliyormuş ama o da bu eleştirileri "uygunsuz" bulduğunu söylüyormuş. Yasa hakkında Afganistan’daki NATO kuvvetleri başkanı: “Bu yasa Taliban zamanında bile yoktu. Bu yasa çıkacaksa biz buraya niye geldik?” demiş.

Bir dakika. Siz buraya Talibanın uyguladığı şeriatı kaldırmaya mı geldiniz? Demek uyuşturucu ve terörü durdurmak bahane idi öyle mi?

Asit Kuyularına Özür Kampanyası

Bence aydınlar Osmanlı Devletinin son günlerinde Ermenilere yapılanlardan dolayı “özür dileme kampanyası” açtıkları gibi hemen şimdi bir “özür dileme kampanyası” daha açmalılar ve doğuda batıda faili meçhul cinayetlerden dolayı mağdurlardan, mazlumlardan özür dilemeliler.

Bunu teklif ediyorum ve ilk imzayı da ben atmak istiyorum. Keşke site yapabilecek kadar internet bilgim olsaydı da bizzat kendim yapsaydım…

Neden mi bu kampanya?

Zavallı Karanlık (!) Müslümanlar

“Cemal Nar: “terör yangınını ancak İslam söndürür. Çare İslam’dır. Ama birileri hem terörle mücadele ediyor, hem de “irtica” adıyla İslam’la” diyor dünkü yazısında .

Hay aklını seveyim(!)

Çözüm bulunmuştur!

Yalnız iyi düşündüler mi kendileri o biraz muamma?

Getiriverin bakalım şeriatı, önce kimler uzuvsuz kalacak hiç düşündünüz mü?

Topunuz kör, topal, çolak, eli ve dili kesik gezersiniz be!”

“İşte Dezenformasyon Böyle Yapılır! Gerçeklerin Üzeri Böyle Örtülür!” başlıklı yazısında işte böyle diyor Muhlise Güngör “Dengeli Haber”de.(*)

Geriye Bırakılan Eşyalar

Kethüdâzâde Arif Efendi' devrinin en büyük alimlerinden dersler aldı ve dini ve dünyevi ilimlerde kendisini yetiştirdi. İlmi kadar kalbi hayatta da derindi. Tam bir gönül adamıydı.Yıllarca dersler verdi. O malum ve meşhur deyimiyle tam bir "ayaklı kütüphane" olarak kendini gösterdi.

Bir gün, kendisinden Farsça dersleri alan talebelerine şöyle demiş: Siz hemen dersinize çalışın, istediğiniz her şeyi sorun. Hocanız attar dükkânı gibidir."

Vazgeçtim

Ne yalan söyleyeyim, sayın Başbuğ’un konuşmasını ben de dinledim baştan sona, hem de notlar alarak. Önümüzdeki bir haftada medyada bunların gündemde olacağını bilmemek mümkün mü bu ülkede yaşayan birisi olarak?

Evet, notlarıma baktım, din konusunda söyledikleri en az üzerinde düşünülmüş, çalışılmış, dolayısıyla en az inandırıcı, en az açılımcı olanıydı ve bu konuda söylenmesi gereken / beklenen bir sürü sözler vardı.

Sonra vazgeçtim bunlardan.

Niye mi?

Şöyle düşündüm: Kusura bakmasınlar ama askere ne ülkenin din anlayışından?

Sayfalar