Yazılar

İçimi kemiren Kurt

Sevgili Peygamberimiz “Evlenin, çoğalın. Ben diğer ümmetler karşısında sizin çokluğunuzla iftihar ederim.” Demiş. (İbn Mace, Nikah, I. El-Hindi, Kenzu’l Ummal, XVI. 276, no: 44442.)

Biz Ümmet-i Muhammediz hamdolsun. En büyük iftihar kaynağımızdır bu.

Peygamberimiz de en büyük iftihar sebeplerimizdendir.

Ama içimi bir kurt kemiriyor.

Acaba peygamberimiz, şimdiki şu halimizde bizimle iftihar eder mi?

Yargıtay Başkanı Ve İslam “Sorunu (!)”

Bir önceki yazımızda “Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker altmış küsür sayfalık konuşma hazırlamış. Üçü hariç tamamını da okumuş katılanlara” demiş ve bunun yersizliğini belirtmiştik: “Çin işkencesi dedikleri bu olsa gerek. Yahu akıl karı mı bu? Hiç mi akıllarına gelmiyor, “insanlar bundan sıkılır, sevimsiz olurum” diye?”

Sonra da bizi niye ilgilendirdiğinin bir yönünü anlatmıştık. Şimdi o ilgiyi devam ettirelim.

“Din nedir?” diye sorsan, cevap üç aşağı, beş yukarı cevabı şöyledir: “Allah tarafından insanlara gönderilmiş ilahî kanunlardır.”

Ara Çözüm

Ara çözüm acil olarak sivil ve özgürlükçü bir anayasa yapmaktır. Ana çözüm ise İslam’a dönmekten başkası değildir.

Çağın geldiği seviye de göz önüne alınarak ve yaşananlardan dersler çıkarılarak İslam’ın yeniden formatlanmasıdır nihaî ve kalıcı çözüm, ama şu anda yaşanan gerçeklere göre bu uzak gözükmektedir. Uzaktır, çünkü şu anda Müslümanlar İslam’a maalesef çok uzaktır. Acı ama gerçek bu.

Îtikaf Depara Kalkmaktır

Ramazan ayının güzelliklerinden biri de itikaftır. Ramazan ayının son on günleri olan sünnet itikafın günleri yaklaşırken ondan bahsetmeyi faydalı bulduk.

Hayatımda yaşadığım en güzel günlerimden bazıları da itikafta geçen günlerimdir. Onun için hem bilgilendirmek, hem de teşvik edip heveslendirmek için bunları yazıyorum. Vakti müsait olan kardeşlerime hararetle tavsiye ederim.

Şeriat İngilterede

İngiltere’de ilginç şeyler oluyor.

Büyük devlet, kendinden emin, sorunları gören ve çözüm üreten devlettir.

Bir zamanlar Osmanlı da öyleydi. Hani şu “bizim” olduğuna tam karar veremediğimiz, hala “övsek mi, sövsek mi?” diye kara kara düşündüğümüz büyük ve muhteşem Osmanlı. Dünyaya barışı, huzuru, gerçek laikliği, yani din ve hukuk özgürlüğünü, yerel dil, kültür ve kıyafetleri tanıyan Osmanlı.

Saydığımız her alanda sorunlu olan TC, hala Osmanlı’dan ürküyor ve ondan gerekli dersleri alamıyor.

Sular Isınıyor

Seçimler yaklaştıkça gündemin daha da gerileceği doğaldır. Ak Parti’nin kapatılmama kararından sonra kısmen yaşadığımız durgunluk yavaş yavaş yerini sıcak tartışmalara bırakıyor.

Cumhurbaşkanı “enerjimizi içte kavgalarla bitirmeyelim, dışa harcayalım” derken aklın ve mantığın gereğini dillendiriyordu. Ama seçim atmosferine girdikçe, galiba sağduyuyu biraz daha kaybedecek gibiyiz. Yaşadığımız son Başbakan, Doğan ve CHP kavgası bunun habercisi gibi değil mi?

Alimlerin Parçalanması

Yukarıda “yanlışın başlangıcı” anlatılmıştı. Şimdi de bu yanlışın sebepleri üzerinde duralım isterseniz.

Geçmişte alimlerin zalim idarecilerle düşüp kalkması neden hoş görülmedi? Neydi bunların sebepleri? Niçin din, dünya ve ahiret için tehlikeliydi?

Alimlerimiz bu sebepleri çok geniş olarak izah etmişlerdir. İşte bir kaç satır başı:

1. Dünyaya meyil ve muhabbete sebep olur. Oysa bu, her günahın başıdır.

2. Haram yemeye sebep olur.

3. Elindeki ilim nimetini küçültmüş olur.

Yanlışın Başlangıcı

Ne yazık ki İslam tarihinde İslam toplumunda olması gereken“hilafet” çok az sürmüş, çoğunlukla bütün olumsuzlukları bünyesinde barındıran “saltanat” rejimi hayat bulmuştur.

Hz. Peygamber (sav) ve Hulefa-i Raşidin (ra) dönemlerinde, uygulanan İslam kanunlarıyla İslam devleti yücelmiş, süratle çevreye yayılmış, ümmetini mutlu, ülkesini mamur eylemiş, insanlığa güzel bir örneklik ve önderlik oluşturmuştur. Belki de insanlık, dünya serüveninde görüp görebileceği en güzel yıllarını yaşamış o çağlarda, o saadet asrında...

Çare İslam Ama

Bu PKK belası için eskiden biz de saf saf “Kürtlerin hakları için çalışan terörist bir örgüttür” der, ama “komünist, sosyalist, dinsiz, imansız, ırkçı ve kan dökücü” gibi özellikleri yüzünden sevmez, nefret ederdik. Fakat bunların bu kadar “himaye görür gibi” beslenmesine de akıl erdiremezdik.

Evet, ben yetmişli yıllardan beri “Kürtçülük” hareketinin halk içinde yaşadığını bilirim. Devlet buna hiçbir zaman ciddi olarak müdahale etmedi. Biz gençlik yıllarımızda bunu bir türlü anlayamamıştık. Nasıl etsin ki, kendisi de “Türkçü” olduğunu söylüyordu.

Hesap Ver Ey Hükümet!

Bizim yüreğimiz yanıyor, birisi de çıkmış kurşun gibi laflar ediyor. Güya sorumluluğunu üstünden atacak. Suç, samur kürk olsa da kimse üstüne giymezmiş, çok doğru…

Lafa bakın: “Aktütün Karakolu’na yapılan hain saldırının ardından Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Iğsız şok ifadeler kullandı. Sınırdaki 5 karakolun yerinin yanlış olduğunu söyleyen Hasan Paşa, “mali yetersizlik” nedeniyle taşımanın yapılamadığını söyledi.”

Bari bunu söylemeyin yahu şu acılı günümüzde.

Demek bu millet askere karakol yapacak para vermemiş ha!

Kim inanır buna?

Sayfalar