Yazılar

Kurtarın Biz Şu Anayasadan

İnsaf artık ey iktidar,
çektiğimiz gayrı yeter,
Şu ilkelden çok da beter,
Ucubeden kurtar bizi…

Bu dert bizi şair edecek yahu!..

Ey iktidar! Bir kere daha yazmıştım burada, madem kendiniz yapamadınız, öyleyse TÜSİAD’ın, o da olmazsa Baroların, veya CHP nin hazırlattığı anayasayı kabul edin, ama ne olur bizi bu dertten kurtarın artık.

Kim itiraz ediyorsa, “getir kardeşim, senin hazırlattığın olsun” deyin, işi bitirin.

Bundan kötüsü de olmaz ya!

Muhalefet de “bu hükümet Anayasa yapamaz” saçmalığını bırakmalı artık.

Niye yapamazmış?

Anlaşılır Gibi Değil

İki kızın ibretlik iki haberi yan yana duruyor gazetede.(*) Milliyet de alt alta koymuş iki haberi de. Hem de başlık yapmış. Soruyor “Katil Kim?” diye. Hürriyet ise alttaki haberi üste taşımış yine manşetten veriyor aynı haberleri. Diğer birçok gazetelerde de var.

Evet, acı ama dersler ve ibretler alınacak iki haber. Bu ülkede devletin, hükümetin, Milli Eğitimin, üniversitelerin, Diyanetin, sağlıkçıların, sosyologların, babaların, anaların… bakacağı ve ders alacağı iki ibretlik haber.

Suçlu Bu Sistem

Alkol yüzünden ne cinayetler işleniyor, ne yuvalar yıkılıyor, dağılıyor, ne kadar kazalar oluyor, ne kadar hastalıklar can alıyor, tedavi masrafı açıyor, ne kadar iş ve üretimde verim düşürüyor, ne kadar kavga ve küslüklere sebep olarak sosyal barışı bombalıyor… göz önünde değil mi?

Gerçekten de bütün kötülüklerin anasıdır alkol, ama aramızda serbestçe kol geziyor. Hatta ona düşman olmak, gerici ve yobaz olmakla eş tutuluyor.

Kimlerce mi?

Bizce beyinsizlerce…

Bu Ne Biçim memleket?

Sahi bu ne biçim memleket böyle?

Bizi birbirimize bağlayan hangi değerler kaldı elde?

Niye harcıyoruz her zaman muhtaç olduğumuz değerlerimizi hoyratça böyle?

Nerde aklımız, irfanımzı, iz’anımız bizim?

Biz bunu hak edecek ne yaptık ey yetkililer?

Biri dağda kaza yapıyor, devlet seferber onu almaya, kurtarmaya?

Biri de basın görevi olarak dağa çıkıyor oraya. Dönüşte kararan havada, toz duman tipide bırakıyor komutan onu, sen “CHA”dansın diye?

Birisini kurtarırken, öbürünü ölüme teslim?

Dilipak’a Yapılanlar…

Abdurrahman Dilipak kardeşimiz bu çağda Müslümanların yüz akı bir yazarımızdır. Yıllardır kalemini ve kelamını davası adına kullanan, sözü özüne uygun bir kahramandır. “Bir mukaddes yüke” “sonunda ne rütbe, ne de mal” talebi olmadan “gönüllü hamal” olmuştur. Bir başka hemşerimiz Üstad Necip Fazıl gibi, “saf çocuğudur masum Anadolunun.”

Bu günlerde “zehirle pişmiş aştan” yediriyorlar ona yargı yoluyla “hakkını helal etmedikleri”, “ve ayrılık evden” diyorlar.

“İnançta Kirlenme” I

Değerli okuyucularımıza buradan duyurmaktan mutluluk duyarı ki, başlıkta gördüğünüz “İnançta Kirlenme” adıyla yeni kitabımız çıkmış ve okuyucusuna ulaşmıştır. Kitap yine Beyan / Toprak Yayınlarındandır ve 176 sayfadır.

Biz bu kitabı “İnançta Arınma” isimli kitabımızın son bölümü olarak yazmıştık. Daha önce basılan “İmanın Kıymeti Ve Korunması” ve “İman Ve Etkisi” ile bunlar ve ileride basılacak olan “İnancın Kıvancı”, aynı konuda birbirini tamamlayan kitaplardı.

“İnançta Kirlenme” II

Bir önceki yazımızda eçen yüzyıldaki macerayı yazdıktan sonra şöyle bitirmiştik: “Şimdi Müslümanlar kendi devletleri eliyle kendini, yani kendi dinini, medeniyetini, kültürünü, hukukunu, örfünü, âdetini, ahlakını, an’anesini, hatta kılığını, kıyafetini, yazısını, ölçülerini, kısacası topyekûn benliğini, kişiliğini ve tarihini inkar etmeye zorlanıyordu.

Peki bunları atacak ve yerine neyi koyacaktı?

İslam Fitne mi Oldu? I

Zihnimizi dinden arıtmak ve düşüncemizi laikleştirmek için dil devrimi yaptılar. Konuştuklarımızı dini çağrıştırmasın istiyorlar. Mesela “nur” dersen, kutsal ışık, dinî aydınlanma akla gelir ister istemez. Bu da dini çağrıştırır.Ya “ışık” dersen, “ışın” dersen dini çağrıştırır mı?

Başbakan Eğitimi Ciddiye Almalıydı…

Lafı gevelemeden söyleyelim, yeni bakanlar iyi güzel de, Milli Eğitimi anlamadım. Yoksa Bülent Arınç ve Ahmet Davudoğlu’na çok sevindim. Sadullah Ergün ve Nihat Ergün’e güven duyarım. Diğer yenileri pek tanımıyorum. Böylece tanımış olacağız herhalde.

Başarılı bir çalışma gösteren sevgili silah arkadaşım Faruk Çelik hariç, yeri değiştirilenleri saymayalım. Tertibimi bu vesile ile bir kere daha tebrik ederim.

Mecliste Eğitimci Yok muydu?

Şimdi yeni bir soru soracağız ama bunun iyi anlaşılması için önceki yazımızdaki soruları hatırlamamız lazımdır.

“Başbakan ve de herkes şu soruya açık yüreklilikle cevap vermeli, acaba sağlık bakanlığına bir eğitimciyi atayabilir miydi?

Ya da Adalet Bakanlığına bir doktor atayabilir miydi?

Maliye bakanlığına bir hukukçu olur mu?

Tarım bakanlığına bir sanayici mesela?

Soruları uzatmayalım, bunların hepsi de yanlış olur, hatalı olur. Şık da olmaz. Şıklık ne kelime, hatta ayıp olur, çirkin olur.

Sayfalar