Yazılar

Mahkeme Siyaset Ve Cesaret

Anayasa Mahkemesinin son kararı da siyasidir, ama bu sefer “maalesef” değil, “iyi ki siyasî”dir.

Ama durum vahim. Böyle giderse hukuka saygı gitti gidiyor ülkede. Yargı aklını başına almalı. Böyle gitmez bu durum. Gitmemeli. çanlar adalet için çalıyorsa, yandık demektir. Malum, “adalet mülkün temelidir.”

“Hak Şerleri Hayreyler”

Bence bilinçlenme 28 Şubat’la halka inmeye başladı ve büyük bir ivme kazandı. Bugünse çığ gibi büyüyor.

O gün ülke çıkarlarını bir kenara atarak millete kahredenler, halkın gözlerine çekilmiş perdeyi araladılar. Halk, o günden sonra gerçekleri yavaş yavaş görmeye başladı…

Sanırım şimdi bu “keskin sirkeler”, “ellerimiz kırılsaydı da böyle bir şey yapmasaydık” diyorlardır. “Ellerimiz kırılsaydı da küpü kırmasaydık…”

Yavuz Hırsıza Bak!

Bizim de altına imza attığımız çocuk hakları ile ilgili düzenlemeler, çocuğun velayetini ana babaya verir. çocuğun dinini seçme ve öğretme hakkı da ana-babanındır.

Var mı buna itiraz?

Yok!

Ya uygulama?

Hiç yok!..

Şapka giyme kanununun ihmal edilmesi karşısında gıkı çıkmayanlar, başörtüsü hususunda aslan kesiliyor ve kükrüyorlar: “Efendim, kanun varken görmezlikten gelemeyiz. Kanun yanlışsa siyasiler düzeltsin!”

Şapkaya gelince kör olan gözünüz, başörtüsüne gelince dört dönüyor…

İşte bu!

Bu gün (05.08.2008) şöyle bir gazete başlıklarına bakıyorum, bazı haberler pırıl pırıl parlayarak “bana bakar mısın?” diyor.

Bakmaz mıyım? Kıvançla hem de. Bakıyorum ve “İşte bu!” diyorum. “İşte bu!” diyerek seviniyor ve şükrediyorum.

Haberin birinde Cumhurbaşkanımızın Bahreyn Kralını ağırladığı konu ediliyor. Diğerinde Suriye Devlet Başkanının eşiyle Antalya’da başbakanımızca konuk edildiği, öbüründe de İran Devlet başkanının ziyaretine hazırlık yapıldığı haber veriliyor.

Kendimize Yazık Etmeyelim

Kader, her insana bir imtihan alanı seçmiştir. Kainatta hiçbir şey tesadüfî değildir, bilakis ince bir plan ve programın eseridir. Bu plan ve program, yerlerin ve göklerin yaratıcısı, her yaptığını ilim ve hikmetle donatarak yapan Allah Teâlâ’dan olunca, gam çekmek, kaydı ve endişe etmek ne kadar yersizdir. Maalesef insan bunu ancak belli bir ilim, tefekkür ve tecrübeden sonra anlıyor. Anlayana kadar da kendisine yazık ediyor.

Yaşam Tarzına Müdahale

Artık korkun baylar, bayanlar, yaşam tarzınıza büyük müdahaleler kapıda. özellikle de siz ey ücra kasabalarda acemi idareciler elinde yaşamak zorunda kalanlar, ya da siz, ey bizim parasızlıktan pek uğramadığımız, ama yabancı turistlerin çırılçıplak cirit attığı sahil yerlerinde yaşayanlar, yaşam tarzlarınıza müdahaleden daha çok korkunuz.

Başı Kıvançla Havada

Adam bir ayağını öne atmış, elleri yanda şıkıdım, başı kıvançla havada, alabildiğine mutlu çiftetelli oynuyor. “Helal olsun” dedim içimden, “oyna arkadaş, siz bunu hak ettiniz. Bakalım biz de hak edebilecek ve sonunda sizin gibi çiftetelli oynayabilecek miyiz?”

“Kimdir bu adam?” dediğinizi duyar gibiyim. Doğrusu ben de bilmiyorum. Sadece sevincine hak veriyorum ve de gıpta ediyorum. Bildiğim, bu adamın bir Pakistanlı oluşu. “Darısı başımıza” diyorum.

Peki nedir beni bu kadar gıpta ettiren?

Hayır Hayır Ve Asla

Sevdiğim ve saydığım bir yazarımızdan hiç ummadığım şu satırları okuduğumda çok şaşırdım doğrusu:

“Dört halifeden sonra, hilafet maalesef saltanata inkılâp etti. Müslümanları halife hükümdarlar yönetmeye başladı. Seçim kalktı, saltanat babadan oğla geçmeye başladı. Bunun ne kadar İslâmi olduğunu bilmiyorum, ama İslâma aykırı olduğunu iddia etmek de zor. Dönemsel olarak siyasetin gereği yapılmıştır. Tabii ki saltanat “bize özgü” bir anlayış değildir. Dört halife sonrasında iktidar olan Abbasi ve Emeviler de aynı sistemle yönetilmişlerdi.”

Korktuğum Başıma Geldi

Bir önceki yazımızda “Hayır Hayır Ve Asla” diyerek bir yanlışı tashihe çalışmıştık. O yanlış Yavuz Bahadıroğlu kardeşimizin “Dört halifeden sonra, hilafet maalesef saltanata inkılâp etti. Müslümanları halife hükümdarlar yönetmeye başladı. Seçim kalktı, saltanat babadan oğla geçmeye başladı. Bunun ne kadar İslâmi olduğunu bilmiyorum, ama İslâma aykırı olduğunu iddia etmek de zor. Dönemsel olarak siyasetin gereği yapılmıştır.” Sözleriydi.

Saltanat Başka Hilafet Başka

Bir önceki yazımızda “saltanat ve veliahtlığın” kesinlikle İslamî bir usül olmadığını ve dinimizin temel ilkelerine ters düştüğünü söylemiştik.

Sayfalar