Yazılar

‘Uhibbukum Fillahi’deki mucize

Bu güzel sözü ilk kez 12 yıl kadar önce hidayetime vesile olan Ebu Huzeyfe’den işitttim… Yani; ‘Sizi Allah için çok seviyorum’ demek… Kendisine ait olmayan bu söz, insanlar içinde Allah’a en sevimli gelen Peygamberimize ait… Çok sonraları bu söze peygamberimizin yapmış olduğu dualar kitabında rastladım…

Bir müslüman uhibbukum fillahi dediğinde, diğeri; ‘Ehebbeke allahu lezi ehbebte min eclihi’ der. Yani; ‘kendisi için sevdiğin Allah’ta seni sevsin’

Ne güzel bir söz…

Gönlüm Ne İstiyor?

Bir virüs gibi damarlarımızda dolaşan ırkçılık ve asabiyet duygusu, çoktandır İslam dünyasındaki kardeşleri birbirine karşı kırgın, küskün, umursamaz, hatta biraz daha ötede istenmeyen kardeşler haline getirmişti.

Kaynağı batı olan bu hastalık, değişik coğrafyada aynı tezahürleri ortaya koyuyordu koymasına da, ifade başka başka oluyordu. Akıl tutulması yaşıyorduk yer yer.

Mesela bu ülkede yaşayan bizler, “Türkçülük” veya “Kürtçülük” adına “Arapları” sevmezken, “Arapçılar” da bizi sevmezlerdi aynı hastalık sebebiyle.

“12 Ve 14 Bizden”

Kimliği önemli değil aslında. Birileri kalkıyor ve ciddi ciddi “12. ve 14. mahkeme bizden” diyor.

Birileri kalkıyor, “İstanbul, Ankara ve İzmir baroları bizden” diyor.

Yarın birileri de kalkar, “Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay bizden” derse hiç şaşmam bu gidişle.

O zaman yapacak bir şey kalmamıştır.

Belki yapacak bir şey kalmıştır aslında o zaman; oturup kıyameti gözlemek.

Beklemekten ve “Hoş geldin kıyamet” demekten başka bir şey kalmamıştır o zaman.

Değişti mi takiyye mi yapıyor?

Sizin oralarda söylenir mi bu söz bilmem ama, bizim yörede meşhurdur. Hiç ummadığın bir adamdan, hiç ummadığın bir laf duyarsan, genellikle böyle dersin, “aklın ola da inanasın!”

Baykal hakkında yazmak hiç hoşuma gitmiyor. İnanın istemiyorum. Ama öyle laflar ediyor ki de gel de yazma!

Bak işte yine neler söylemiş. Habervaktim’den okuyoruz:

Şeytanın Kulağına Sağır

Böyle diyerek başlamıştım bir yazıya geçenlerde ve devam etmiştim, “irtica çoktandır ortalıkta görünmüyor.”

Sahi iyice unuttuk o musibeti. Oysa onunla yatar, onunla kalkardık geçen yıllarda. Ne oldu da birdenbire geberdi gitti anlamadım.

Bu günlerde hangi taşı kaldırsanız altından o çıkıyor. Bunun sebebi de “Ergenekon” olmasın?

Aman özlediğimi falan sanmayın. Şeytan görsün yüzünü o mendebur heyulanın. Zaten ne olduğunu da bir türlü anlamamıştık. Lügat manasına bakıyoruz, “geriye gidiş” diyor. Yahu herkesin gözü ilerde, kim ister geriye gitmeyi?

Adalet Ve Saygınlık

Son günlerde sıkça konuştuğumuz “Ergenekon” davasında kimi insanların “üstün görevlerde bulunması” ve “saygınlık” diyerek yargıdan kaçırılmaya çalışılması, vicdanları yaralayarak adalet duygusunu kanatmakta, milleti derinden üzmekte ve incitmektedir.

Hukuk önünde “sıradan” ve “saygın” gibi iki insan ve iki tutumdan bahsetmek, “hukuk önünde eşitlik” ve “hukukun üstünlüğü” ilkelerini katletmektedir.

Ülkemizi ilkel bir kabile devleti görünümüne götüren bu davranışı her memleketini seven aklı başında adam gibi ben de kınıyor ve derin bir endişe ile izliyorum.

Herkes Gerçekten Eşit mi?

21. asra girerken yaşadığımız olaylar bize böyle düşündürtüyor, böyle sorular sorduruyor.

Mesela bir rektör suç işledi iddiasıyla savcılıkça alınıyor, mahkemece tutuklanıyor. Bir de bakıyorsunuz YÖK Başkanı çıkıyor, “Cumhuriyet Rektörü suç işlemez. Bu cumhuriyete karşı çıkmaktır” diyor.

Bir sanayici tutuklanıyor, sanayiciler veya odalar birliği başkanı “bu bir devrimdir” diyor.

Bir general tutuklanıyor, Genel Kurmay Başkanı program dışı Başbakanla görüşüyor. Tutuklanan general bir iki günde salıveriliyor.

Mekke ve Medine’de neler oluyor?

Suudi Arabistan Harem-i Şerif'in genişletilmesi için başlattığı çalışmalar çerçevesinde binden fazla bina ve otelin yıkımına devam ederken, Medine’de Mescid-i Nebevî çevresinde de benzer bir imar planı tasarladığı ortaya çıktı.

Medine'nin yeni imar fotosunda Mescid-i Nebevi ortada kalırken gökdelenler mescidin etrafını saracak. İlk olarak TİMETÜRK'ün ele geçirdiği Mekke'nin imar planı çerçevesinde binden fazla bina ve oteli yıkımına yol açan Suud yönetimi Medine'de de tarihi dokuyu yokedecek benzer bir çalışma içerisine girecek.

Eski ve derin bir konu: Irkçılık

Zaman zaman mektuplar alıyorum. Daha çok da sorular. Çoğu özel olduğu için cevapları buradan veremiyorum. Okuyucularıma “ilginiz için teşekkürler” diyorum.

Bir e-posta aldım. İçinde bizim otuz sene önce tartıştığımız konular, yanlış anlamalar, değerlendirmeler ve sitemler var. İlim ve kültürde maalesef çok mesafe katedemiyoruz diye üzüldüm.

Bir alıntı yaparsam anlayacaksınız.

Batı bizi vurmadı mı?

Ülkemizdeki batıcı ırkçıların ağızlarında sakız bir söz var: “Araplar bizi arkadan vurdu.”

Peki ya Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar, yunanlılar?

Şunu istiyorlar: “Onlarla olan savaşlarımızı unutalım. İşgalleri, yağmaları, yangınları, ırza ve mala tecavüzleri unutalım. Kurtuluş savaşlarını unutalım.

Hatta bağımsızlık savaşı sonrasında kendi o güzelim kültür ve medeniyetinden çıkalım da onların o “tek dişi kalmış canavar” olan medeniyetlerini alalım.

Sayfalar