Yazılar

Zoru Başarmak

Adımlarını sağlamca yönlendirenin, yolunu aydınlık olarak belirleyenin Allah Teâlâ olduğunun bilincinde olan bir inanmış kalp, Allah'a bağlanmış bir kalptir. Allah'ın varlığı, otoriter ve egemenliği hakkında şuur düzeyinde asla yanılgıya düşmez bir kalptir. Böyle bir bilinç taşıyarak Allah'ın yolunu takip eden bir kalple, söyler misiniz, hiç tereddüt geçirme veya sapma bir arada olabilir mi?

Mehmet Bedri İncetahtacı

Yıllar önceydi. O zamanın Hakyol Vakfı Kahramanmaraş şubesi başkanı sevgili kardeşim Salih Özsağır, Gaziantep’teki şubeleri için bir konferans talebinde bulunmuştu. Böyle şehirler arası konferansları pek kabul etmezdim o zamanlar ama, meslektaşımı da kıramazdım. Gittik, konuştuk.

Dinleyiciler arasında birisi dikkatimi çekmişti. Sempatiklik ile ciddiyeti güzel bir şekilde bağdaştıran bu insan, konuşmayı dikkatle takip ediyordu.

Türkiye’nin Tek Sosyalist Partisidir AKP

Evet, bazıları hala kızadursun, artık bilinmedik bir şey değil bu. Yurt dışında zaten öyle idi. Artık yurt içinde de öyle olduğunu gözü olan herkes görüyor, aklı olan herkes kabul ediyor.

Bakın AB de CHP ile sorun yaşayan sosyalist partiler AKP ile yaşamıyor. Hatta CHP yi sosyalist enternasyonalden atmayı gündeme alanlar, CHP yi mahkûm ederken, AKP ile rahat anlaşabilmektedir.

Neden böyle?

Kavram kargaşasından başka bir şey değildir bu. Ülkede batman çağıla karışmış. Ölçüler bozuldu ve tartılar aklı karıştırıyor. Değerler tepetaklak.

Bu Kadar Da Olmaz

Bizde “bu kadar cehalet ancak tahsille olur” diye bir söz var.

CHP ve ADD nin başını çektiği bir kesim var ülkede. Onlara bakıyorum da şaşıyor, hayret ediyorum doğrusu, bu kadar cehalet nasıl olabiliyor diye.

Yıllar önce de yaşamıştım böyle bir şaşkınlığı. Sene 1978 idi galiba. Anadolu’nun ücra bir şehrinin bir dağ kasabasında, lisede din dersi öğretmeniydim. Ankara’dan çalıştığım liseye anarşi çıkarsın diye özel olarak bir öğrenci getirtmişlerdi solcularımız.

Maraş’tan Fışkıran Nehir

Son zamanlarda sessiz ve derinden bir ırmak akıyor Maraş’ta. Kaç yerinden kement atılarak durdurulmaya çalışılan Ceyhan nehrinin bizim çocukluğumuzdaki coşkun küheylana benzer özgür hali gibi. Bir bilgi ve kültür ırmağıdır bu. Mavi bir mürekkep gibi akan suları, onda billur gibi parlayan bir zümrüttür sanki. İçim içime sığmıyor seyrettikçe, sevincim ve kıvancım çocuksulaştırıyor beni.

“Arıtman Dışarı”

Ah benim güzel ülkem, üstünde ne çelişkiler yaşanıyor?

Bütün dünyaya “kadına seçme ve seçilme haklarını en erken vermekle” övündük bir zaman. Her fırsatta bunları “çağdaşlaşma” örneği olarak sunduk.

“Kadına kötü muameleden” yakındık bir zaman, onlar için “pozitif ayırımcılık” istedik.

“Meclise daha çok kadın gitmeli” dedik. “Kadın eli değmiş yerler daha zarif olur” dedik.

“Kadınlar Meclise kalite kazandırır” dedik.

Bunlara inandık tabi.

Ve bir gün Merve Kavakçı’yı seçtik.

Yanında yine başka bir kadınla, Nazlı Ilıcak ile meclise girdi.

Alevilere Kim Zulmediyor?

Bir Sünni olarak Alevi kardeşlerime şunu hatırlatmalıyım:

“Sizin haklarınızı vermeyerek size zulmedenler Sünniler değil, sizin gibi onlara da zulmeden yürürlükteki bu sistemdir, bu sistemin sahipleridir. Boşu boşuna Sünnilere kızmayınız. Bilakis hak almada yardımlaşınız.”

Türkiye’de cari sistem her kötülüğün anası olmuştur. Bunlardan biri de alevi-sünni çatışmasıdır.

Şimdi biz Sünnilerin Alevilerle bir derdimiz yoktur. Onların da bizimle olmaması gerekir.

Katil İsrail

İsrail yapmış olduğu küstah ve çirkin işlerle dünyada gittikçe sevimsizleşiyor. Gereği kadar dile getirmeseler bile onun şımarıklığından rahatsız olmayan yok gibidir. Zaten böyle bir insan da düşünülemez.

Müslümanlar ise, nefretin ötesinde bir kin ve düşmanlıkla İsrail’e bakıyor ve bir gün cezasını çektirirken kendisine nasıl bir pay çıkarabileceğini düşünüyor.

Nice hakka yürümüş dostum vardı, “İsrail ile savaşmadan ölmem” derdi ama öldü gitti. İsrailli zalim Yahudilerle savaşmak, yeryüzü Müslümanlarında bir ideale dönüşmektedir.

Şeytan Postallama

Sembolik ifadelerle anlatırız bazen bir duyguyu, düşünceyi, bilgiyi, kültürü. Mecaz da sık kullandığımız bir ifade biçimidir.

Yakınlarda hacılarımız Mina’da şeytan taşladı mesela. O taşlar ilkin şeytana atılmıştı muhakkak İbrahim Peygamberimiz tarafından. Ama o bir sembol oldu sonra. Hakikatte şeytan değildi o sütunlar. Mecazen insanları aldatan ve cehenneme çağıran her tür şeytana taş attık bizler orada.

Hatırlıyorum, ben de ellerimdeki taşlardan birisini atarken, “Bu da Amerika’ya, büyük şeytana” demiştim.

Demek Ne Fark Eder?

Ertuğrul Özkök Türk aydınının tipik bir örneğidir. Hani şu zifiri karanlıklarda kalmalarına rağmen “aydınlanmadan” dem vuran, fakat söz konusu kendi dini, medeniyeti, kültür ve tarihi olunca kara cahil kesilenlerden biri. Kendi dinî ve manevî değerleriyle alay eden aydın tipinin tipik bir örneğidir. Cahil dedimse kendi düşüncemdir, alınmasın.
Nerden mi biliyorum?

Neden mi öyle düşünüyorum?

Sürekli çam devirmesinden. Kaş yapayım derken göz çıkarmasından. Bilmem kaçı geçmiş gaflarından.

Sayfalar